Güncel Ağır Olun Diye Cebinize Taş mı Koyalım?

  • Konbuyu başlatan eFe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar : 0
  • Görüntüleme : 50

IFGENTR Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler kategorisinde eFe tarafından oluşturulan Ağır Olun Diye Cebinize Taş mı Koyalım? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 50 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 2 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler
Konu Başlığı Ağır Olun Diye Cebinize Taş mı Koyalım?
Konbuyu başlatan eFe
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan eFe

eFe

IFGT IRC sahibi
Katılım
28 Mar 2025
Mesajlar
12
Tepkime puanı
7
IFGT Puan
3
Ağır Olun Diye Cebinize Taş mı Koyalım?

Günümüzde insanların birbirine söylediği en tuhaf cümlelerden biri “Ağır ol!” ifadesidir. Kimisi bu sözü nasihat niyetine söyler, kimisi alay ederek, kimisi de “fazla hareketlisin, otur yerine” demek için. Peki nedir bu “ağır olmak”? Sükûnet mi? Olgunluk mu? Yoksa etrafa caka satmak mı? İnsanların zihninde “ağır başlılık” ile “donukluk” birbirine karıştığında ortaya komik durumlar çıkar. İşte tam da bu noktada sormak gerekir: “Ağır olun diye cebinize taş mı koyalım?”

Bu soru aslında ironik bir çıkıştır. Çünkü “ağır olmak” gerçek anlamıyla bir fizik meselesi değildir. Cebinize taş doldurmak sizi olgun yapmaz, sadece pantolonunuzun dikişlerini zorlar. Fakat toplumda öyle bir algı oluşmuştur ki, ciddi görünmek, az konuşmak, surat asmaktan ibaret sanılır. Bu yazıda biraz o algıyı sorgulayalım, biraz da hayatın farklı yönlerinden “ağır olmak” kavramını irdeleyelim.

Türkçemizde “ağır olmak” deyimi çoğunlukla olumlu bir sıfat gibi kullanılır. Birine “ağır başlıdır” denildiğinde, o kişinin düşünceli, oturaklı, ölçülü, olgun olduğu anlaşılır. Fakat aynı kelime bazen yanlış anlaşılır; yani sessiz olmak, sürekli ciddi görünmek, hiç gülmemek, kendini topluma kapatmak “ağır olmak” sanılır.

Birçok gencin kafasında bu yanlış tanım vardır. Sokakta yürürken omuzlarını kasıp, suratına “ben çok önemli bir insanım” ifadesini takıp, adeta herkese “Benimle uğraşmayın, ben ağır abiyim!” der gibi dolaşır. Oysa bu tavır ağırlık değil, yapay bir gösteridir. Çünkü olgunluk, gösterişle değil, davranışlarla anlaşılır.

Şimdi bir düşünün: Gerçekten olgun bir insan, sürekli herkese kendini ispat etme çabası içinde midir? Elbette hayır. Olgunluk, içten gelen bir tavırdır; dışarıya rol yapmakla alakası yoktur.

Mizahın Penceresinden Ağırlık

“Ağır ol!” lafı aslında biraz da komik çağrışımlar taşır. Diyelim ki biri size böyle dedi. Siz de gayet ciddi şekilde gidip cebinize taş doldursanız… Evet, fiziksel olarak ağır olursunuz ama toplumda size “olgun insan” gözüyle bakılır mı? Yoksa “bu adam kafayı yemiş” mi derler?

Mizah burada devreye giriyor. Çünkü hayatın içindeki birçok söz aslında çelişki barındırır. İnsanlara “ağır ol” denir ama kimse bunun nasıl yapılacağını açıklamaz. Çocuklara “oturaklı ol” denir ama onların oyun oynaması, gülmesi, coşması kısıtlanır. Bu durumda çocuk ne yapsın? Koşsa yanlış, sessiz kalsa yanlış. Hâlbuki mizah bize şunu gösterir: Ağır olmak, cebine taş doldurmak değildir. Hayatı mizahla, bilinçle, incelikle yaşamak demektir.

Toplumun Beklentileri ve Bireyin Yükü


Toplum her bireyden farklı beklentiler içindedir. Gençlerden olgun davranmaları, yaşlılardan ise genç kalmaları istenir. Kadınlardan “ciddi ama aynı zamanda sevimli” olmaları beklenir, erkeklerden “ağır ama eğlenceli” olmaları. Bu çelişkiler arasında insanlar ne yapacağını şaşırır.

“Ağır ol!” denildiğinde aslında kast edilen çoğu zaman “Benim istediğim gibi davran!” demektir. Çünkü karşınızdaki sizin fazla neşeli olmanızı, fazla girişken olmanızı ya da fazla atılgan olmanızı kaldıramıyordur. Böylece kendi huzuru için size “ağır ol” der. Bu, sizin değil onun beklentisidir.

İşte bu yüzden ağırlık kavramı bireysel değil, toplumsal bir baskıdır. Gerçek ağırlık, başkasının beklentisini karşılamak değil, kendi kimliğini bulmak ve kendin olarak kalabilmektir.

Felsefi Bir Bakış: Ağırlık ve Hafiflik

Burada Milan Kundera’nın ünlü romanındaki “varlığın dayanılmaz hafifliği” kavramını hatırlamak faydalı olabilir. Kundera’ya göre hayat bazen öylesine hafiftir ki, insana anlamsız gelir; bazen de öylesine ağırdır ki, taşıması zor olur. İnsan bu iki uç arasında gidip gelir.

Gerçekten de hayatı sadece “ağır olmak” üzerinden okumak, insana yük getirir. İnsan sürekli ciddi olamaz, sürekli ağır başlı kalamaz. Çünkü insan doğası neşeye, hafifliğe, oyuna da ihtiyaç duyar.

Demek ki asıl denge şudur: Hayatın ağırlığını da hafifliğini de taşımak. Bazen ciddi olmak, bazen kahkahalarla gülmek. Ağır başlılık, kahkahayı reddetmek değildir; nerede gülüneceğini, nerede susulacağını bilmektir.

Günlük Hayattan Örnekler

Bir otobüs durağında beklediğinizi düşünün. Yanınızda iki genç var. Biri sürekli espriler yapıyor, diğeri ise sessiz, kaşlarını çatmış, telefonuna bakıyor. Çevreden biri dönüp sessiz olana bakıp “Vay be, ne kadar ağır çocuk!” der. Oysa belki de o genç, gece uyumamış, sabah sınavdan kalmış ve moral bozukluğundan dolayı susuyordur.

Yani gördüğümüz dış görünüş, çoğu zaman yanıltıcıdır. Sessiz olmak her zaman olgunluk değildir, neşeli olmak da hafiflik değildir. Ağır olmak; halden anlamak, empati yapmak, gerektiğinde susmayı, gerektiğinde konuşmayı bilmektir.

Cebimize Taş Koymalı mıyız?

Şimdi baştaki soruya dönelim: “Ağır olun diye cebinize taş mı koyalım?”
Cevap çok net: Hayır. Çünkü gerçek ağırlık, taşla, gösterişle, kasıntılı duruşlarla elde edilmez. Gerçek ağırlık; karakterle, ahlakla, olgunlukla gelir.

Ama işin mizah tarafını da unutmamak gerekir. Eğer bir gün biri size yine “Ağır ol!” derse, gülümseyin ve şunu söyleyin:
“Tamam, gidip biraz taş toplayayım o zaman.”
Bu cevap, hem esprili olur hem de karşı tarafı düşündürür.

Sonuç olarak şunu diyebiliriz: Ağır olmak, kasıtlı bir tercih değil, insanın hayatla kurduğu ilişkinin doğal bir sonucudur. Bilgisi artan, görgüsü genişleyen, hayatı daha derinden kavrayan insan zaten ağır başlı olur. Bunun için rol yapmaya, kendini kasmaya gerek yoktur.

Gerçek ağırlık, kalbinizdeki incelikten, sözlerinizdeki ölçüden, davranışlarınızdaki samimiyetten doğar. Gülmeyi de bilirsiniz, susmayı da. Sevinci de paylaşırsınız, hüznü de. İşte o zaman kimse size cebinize taş koydurmaya kalkmaz; çünkü zaten taşıdığınız ağırlık görünürdür.

Ağır Abi Sözleri Ağır Olun Diye Cebinize Taş mı Koyalım