- Katılım
- 4 Mar 2023
- Mesajlar
- 630
- Tepkime puanı
- 48
- Puanları
- 28
İtibar:
Hilde Myklebust'un yazıp Akın Düzakın’ın resimlediği Yula ve Yaban Keçileri, yetişkinlerin temkinine karşı çocukluğun gözüpekliğine, cesaretine ve hayvanlar tarafından da anlaşılan saf sevgisine dair sıcak bir öykü.
Çocuk kitapları özellikle de resimli olanlar çocukların fiziksel olarak erişilebilir olanın ötesindeki dünyayı keşfetmesinde önemli bir rol oynuyor. Ancak çocuk kitaplarındaki görsel temsillerde çeşitlilik henüz hâkim değil. Genelde çocuk kitabı yazar, çizer ve yayıncıları kolay olanı yapıp basmakalıp olana tutunmayı tercih ediyor, mekân ve insanlar hakkındaki klişeleri sürdürüyor.
Bunun dışına çıkan örnekler ise genelde (haklı ve anlaşılır şekilde) bir mesele etrafında şekilleniyor ve tanıyalım, bilinçlenelim mesajına sıkışıverebiliyor. Farklılıkları ve çeşitliliği doğal bir şekilde sunan, daha doğrusu kendi atmosferine minik okuyucuyu çekebilen kitaplara nadiren rastlanıyor. Arden Yayınları’nın çocuk kitaplarını genel olarak öne çıkaran fark kanımca bu.
Akın Düzakın’ın resimlediği Yula ve Yaban Keçileri kitabında örgüleri rüzgârdan dağılmış kız çocuğundan onun kirli sakallı babasına karakterler olabildiğine sahici görünüyor, keza hikâyenin geçtiği doğa atmosferi de.
“Yalnızca hayvanların ne düşündüğünü sezebiliyorum gibi geliyor bana. Onların bir vücut dili var ve biraz anlayabiliyorum herhalde.”
Yula’nın Karasakal’a doğru sezgisel bir biçimde attığı bu içten adım diğer maceraların da anahtarı oluyor; yavru keçiler, av arayan bir kartal ve diğerleri…
Bu sade hikâyenin en etkileyici tarafı ise çizimleri. Akın Düzakın’ın dağlardan, çimenlere oradan da keçin postuna uzanan taramaları ile çevrenin tüm kıpırdanışını okuyucuya hissettiriyor.
Resimleyen: Akın Düzakın
Çeviren: Aren Turhan
Yayınevi: Arden Yayınları
Çocuk kitapları özellikle de resimli olanlar çocukların fiziksel olarak erişilebilir olanın ötesindeki dünyayı keşfetmesinde önemli bir rol oynuyor. Ancak çocuk kitaplarındaki görsel temsillerde çeşitlilik henüz hâkim değil. Genelde çocuk kitabı yazar, çizer ve yayıncıları kolay olanı yapıp basmakalıp olana tutunmayı tercih ediyor, mekân ve insanlar hakkındaki klişeleri sürdürüyor.
Bunun dışına çıkan örnekler ise genelde (haklı ve anlaşılır şekilde) bir mesele etrafında şekilleniyor ve tanıyalım, bilinçlenelim mesajına sıkışıverebiliyor. Farklılıkları ve çeşitliliği doğal bir şekilde sunan, daha doğrusu kendi atmosferine minik okuyucuyu çekebilen kitaplara nadiren rastlanıyor. Arden Yayınları’nın çocuk kitaplarını genel olarak öne çıkaran fark kanımca bu.

Akın Düzakın’ın resimlediği Yula ve Yaban Keçileri kitabında örgüleri rüzgârdan dağılmış kız çocuğundan onun kirli sakallı babasına karakterler olabildiğine sahici görünüyor, keza hikâyenin geçtiği doğa atmosferi de.
Yula ve Karasakal karşı karşıya
Yula ve babası, her bahar olduğu gibi küçük dağ evlerine doğru yola çıkıyor. Ancak bu kolay bir yolculuk değil, evlerine ulaşmak için sarp yamaçlar boyunca ilerlemek zorundalar. Gerçi Yula keçi gibi gidiyor ama bu dağın asıl keçisi o değil, Karasakal. Bir anda kocaman boynuzlu, gür sakallı yaban keçisiyle karşı karşıya geldiklerinde Yula’nın babası, yetişkinliğin getirdiği temkini elden bırakmazken Yula çocukluğun gözüpekliği ile yaklaşıyor hayvana:“Yalnızca hayvanların ne düşündüğünü sezebiliyorum gibi geliyor bana. Onların bir vücut dili var ve biraz anlayabiliyorum herhalde.”
Yula’nın Karasakal’a doğru sezgisel bir biçimde attığı bu içten adım diğer maceraların da anahtarı oluyor; yavru keçiler, av arayan bir kartal ve diğerleri…
Bu sade hikâyenin en etkileyici tarafı ise çizimleri. Akın Düzakın’ın dağlardan, çimenlere oradan da keçin postuna uzanan taramaları ile çevrenin tüm kıpırdanışını okuyucuya hissettiriyor.

Künye
Yazan: Hilde MyklebustResimleyen: Akın Düzakın
Çeviren: Aren Turhan
Yayınevi: Arden Yayınları