Sedh
IFGT Süper Moderatör
- Katılım
- 4 Haz 2020
- Mesajlar
- 32,187
- Tepkime puanı
- 10
- IFGT Puan
- 38
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2025 02:20Son dakika haberi... Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. "Şam'la YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli." Fidan, "Şu anda Suriye topraklarının bir kısmı işgal altında. Bu işgalin son bulması gerekiyor ve Suriye'nin geri kalanı tehdit eden bir yaklaşım içerisinde de olunmaması lazım. Bu noktada Amerika'nın Suriye'deki düzeni, refahı ve istikrarı destekliyor olması fevkalade önemli." ifadelerini kullandı. Gazze'de oluşturulacak Barış Gücü'ne değinen Fidan, "Türkiye Gazze'de elini taşın altına koymaya hazırdır ve asker gönderme de dahil olmak üzere her konuda üzerine düşeni yapacaktır." ifadelerini kullandı.
Haberin DevamıDışişleri Bakanı Hakan Fidan, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Fidan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:Öncelikle milli takımımızı bütün kalbimle tebrik ediyorum. Gerçekten büyük bir başarı imza attılar inşallah bu başarı kupayı alana kadar böyle devam eder. Türkiye'nin son yıllarda ortaya koyduğu dış politikadaki performans, güvenilir ortak olma özelliği, birçok konuda gerçi Türkiye'yi iş birliği aranan bir aktör haline getirmiş durumda.CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİMalumunuz, geçtiğimiz Eylül ayında, Eylül ayının 23'ünde New York'ta, Birleşmiş Milletler'de Cumhurbaşkanımız Trump'la bir araya geldi, diğer yedi ülke, Müslüman devlet ülke başkanıyla beraber. Daha sonra 25 Eylül'de bir Washington ziyaretimiz oldu. Cumhurbaşkanımız Sayın Trump tarafından ağırlandı. Orada, gerek kendileri baş başa gerek heyetler arası görüşmelerde Türkiye-Amerika ikili ilişkileri ve bölge ilişkilerine ilişkin çok ciddi konular konuşuldu. Şimdi, bu seyahat esnasında da açıkçası iki ülke açısından ve bölgemiz açısından, küresel barış ve istikrar açısından önemli olan konular tekrar gündeme geldi. Şimdi haritayı ortaya koyduğunuz zaman göreceksiniz ki Türkiye'nin kuzeyinde Ukrayna-Rusya savaşı devam ediyor. O bizim için de Amerika için de önemli. Kuzeydoğumuzda, Kafkaslar'da donmuş bir savaşın barışa doğru evrilmek üzere olan bir kalıcı barış şeyi var. Buna Amerika'da biliyorsunuz yakından ilgi gösteriyor. Washington'da Ermenistan-Azerbaycan barış anlaşmasının paraflanmasına ev sahipliği yapmışlardı. Hemen onun güneyinde İran var. İran bizim komşumuz. Birçok açıdan ilişkilerimiz önemli ama Amerika'nın da İran'la uzun süredir devam eden bir nükleer problemi var. Onun biraz daha güneyinde indiğiniz zaman Irak meselesi var. Irak'la Amerika'daki hikayesini biliyorsunuz savaş. Sonra Suriye dosyası... Bunlar yakın coğrafyamızla ilgili hem Amerika'nın hem bizim son derece ilgi gösterdiğimiz konular ve oralarda belirli bir anlayış birliğinin, koordinasyonun sağlanması gerekiyor ki menfaatlerimizi çok daha iyi koruyalım, daha iyi ilerletelim, daha az maliyet ödeyelim, daha fazla faydalanalım. Haberin Devamı"SURİYE MESELESİ BAŞTA OLMAK ÜZERE FİLİSTİN, UKRAYNA GİBİ AĞIRLIKLI KONULAR GÖRÜŞÜLDÜ"Haberin DevamıDiğer taraftan, tabii en can yakıcı konulardan biri Gazze meselesi. Gazze meselesinde Eylül 23'ten itibaren 8 Müslüman ülkenin devlet başkanının Trump'la bir araya gelip oluşturduğu anlayış birliğinin şu anda geldiği bir nokta var. Bu tabii kolay bir iş değil. Çok yakından takip edilmesi gerekiyor. Tıkanan konuların açılması gerekiyor. Çok fazla tıkanma alanları olabiliyor. Aşama aşama götürülmesi gerekiyor. Bunun için de yapılan çalışmalar var. Bunun da gözden geçirilmesi gerekiyordu. Beyaz Saray'da yetkililerle yapılan görüşmelerde Suriye meselesi başta olmak üzere Filistin, Ukrayna gibi ağırlıklı konular görüşüldü. "ŞAM'LA YPG ARASINDAKİ GÖRÜŞMELERİN GİDİŞATI ÖNEMLİ"Haberin DevamıBu Amerikalılarla konuştuğumuz önemli bir konu. Yani belli bir anlayış birliği içerisinde bunun ilerletilmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, Amerikan sistemi içerisinde bölgeye angaje olurken, özellikle DAEŞ'le mücadele bahanesi üzerinden, burada oluşturulmuş belli mekanizmalar, belli siyasi yatırımlar ve belli bir perspektif var önceki iktidarlar döneminden bugüne kadar taşınmış. Şimdi bunu geriye doğru sardırmak, belli bir noktada bütün aktörlerin menfaatine olacak şekilde nihayetlendirmek bir dikkat, intizam ve sabır istiyor. Yani onu ince ince örerek, diplomatik olarak götürmemiz gerekiyor. Hep ben söylüyorum, yani diplomatlar meseleye çözüm getirmezlerse, sorun askerlerin ve istihbaratçıların omzuna düşüyor. Biz güvenlik ve ekonomik olarak daha fazla maliyet ödemek zorunda kalıyoruz. Onun için sözle yapabileceğimiz, hikmetle yapabileceğimiz şeyleri yapıp diğer kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın omzuna daha az yük düşmesini sağlamamız gerekiyor. Şimdi burada Şam'la YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli. Bu görüşmeler bir ara inkıtağa uğradı malumunuz, özellikle İsrail'in güneye müdahalesinden sonra, bölgede olan birtakım gelişmelerden dolayı inkıtağa uğradı. Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu anda birincil meselesi İsrail'in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye'nin de İsrail için bir tehdit olmaması ve herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer. Şu anda Suriye'nin topraklarının bir kısmı işgal altında, bu işgalin son bulması gerekiyor ve Suriye'nin geri kalanını tehdit eden bir yaklaşım içerisinde de olunmaması lazım.Haberin Devamı"SURİYE'DEKİ GÖRÜŞMELERİN BİR NOKTAYA EVRİLMESİNİ BEKLİYORUZ"Amerikalılarla belli bir ilişki yürütmek, koordinasyonu yürütmek, özellikle İsrail'e yönelik politik baskıyı artırmak açısından da fevkalade önemli. Şimdi YPG'nin Şam'la yürüttüğü görüşmelerin belli bir noktaya evrilmesini bekliyoruz. Yani şu anda yürütülen müzakereler var, görüşmeler var. Amerikalılarla yapılan görüşmeler var, bizim yaptığımız görüşmeler var. Bunların hepsinin bir noktada bir yere evrilmesi için çalışıyoruz.Tabii Suriye'de Türkiye'nin emeği, ortaya koyduğu çaba, gerek istikrar, gerek mültecilerin geri dönüşü için, bu yeni yönetimin uluslararası meşruiyet sağlaması için ortaya koyduğu çaba, yani tarihte örneğine az rastlanır çabalardan biri. Açıkçası, burada tabii olayı yakından takip eden ülkeler, Türkiye'nin burada aslında ne kadar ahlaki ve onurlu bir dış politika izlediğini görüyorlar. Bir taraftan Suriye'nin menfaatini, toprak bütünlüğünü, halkının refahını, barışı düşünürken, diğer taraftan kendisiyle ilgili konuları da olabildiğince geri planda tutup bunu bölge ülkeleriyle beraber götürme meselesi, ancak Türkiye gibi uzun stratejik kültür tarihi olan, bunu yapacak derinliği olan ülkelerin izleyebileceği dış politika hamleleri.Haberin Devamı"SURİYE'DE DE ÇOK FAZLA MEYDAN OKUMA VAR"Bunu da bilenler biliyor. Dolayısıyla Türkiye'nin orada olmasından daha normal bir şey yok. Yani bu sorunların tespiti, teşhisi, üstlenilmesi, yüklenilmesi, ileri taşınması sadece Türkiye'nin lehine değil. Türkiye'nin dış politikadaki en büyük farkı, bir konuya yaklaştığı zaman sadece kendi lehi için yaklaşmıyor. Diğer, kendisi için ne istiyorsa, bu bizim inancımızdan gelen bir şey. Bölgedeki diğer ülkeler için de aynı şeyi isteyip, beraber menfaatimizi ilerletelim konusu var. Suriye'de de çok fazla meydan okuma var. Gerçekten zaman zaman da tartışıyoruz, görüyoruz. Devam eden çok fazla sorun alanları var. O sorun alanlarının belli bir sistematik içerisinde, teker teker üstesinden gelinmesi büyük bir bölgesel ve uluslararası çaba istiyor. Bazı aktörlerin bırakın destek vermesini, yani köstek olmasınlar yeter dediğiniz bir noktadasınız. Yani ülke kendi kendine gelişebilecek. Dolayısıyla temel aktörlerle bir fikir birliği, bir anlayış birliği olması fevkalade önemli. Dediğim gibi, yani Türkiye'nin orada olmasından daha normal bir şey yok."SURİYE'DEKİ İSRAİL İŞGALİNİN SON BULMASI GEREKİYOR"Belli bir anlayış birliği içerisinde bunun ilerletilmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, Amerikan sistemi içerisinde bölgeye angaje olurken, özellikle DEAŞ'la mücadele manası üzerinden, burada oluşturulmuş belli mekanizmalar, belli siyasi yatırımlar ve belli bir perspektif var. Önceki iktidarlar döneminden bugüne kadar taşınmış. Şimdi bunu geriye doğru sardırmak, belli bir noktada bütün aktörlerin menfaatine olacak şekilde nihayetlendirmek bir dikkat, intizam ve sabır istiyor. Yani onu ince ince örerek diplomatik olarak götürmemiz gerekiyor. Hep ben söylüyorum, yani diplomatlar meseleye çözüm getirmezlerse, sorun askerlerin ve istihbaratçıların omuzuna düşüyor. Biz güvenlik ve ekonomik olarak daha fazla maliyet ödemek zorunda kalıyoruz. Onun için sözle yapabileceğimiz, hikmetle yapabileceğimiz şeyleri yapıp, diğer kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın omuzuna daha az yük düşmesini sağlamamız gerekiyor. Şimdi burada, Şam'la YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli. Bu görüşmeler bir ara inkıtaya uğradı malumunuz, özellikle İsrail'in güneye müdahalesinden sonra, bölgede olan birtakım gelişmelerden dolayı inkıtaya uğradı. Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu anda birincil meselesi, İsrail'in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye'nin de İsrail için bir tehdit olmaması ve herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer. Şu anda Suriye topraklarının bir kısmı işgal altında. Bu işgalin son bulması gerekiyor ve Suriye'nin geri kalanı tehdit eden bir yaklaşım içerisinde de olunmaması lazım. Bu noktada Amerika'nın Suriye'deki düzeni, refahı ve istikrarı destekliyor olması fevkalade önemli."AHMED ŞARA'NIN TERÖR ÖRGÜTÜ LİSTESİNDEN ÇIKARTILMASI"Bildiğiniz gibi Suriye'nin güneyinde, özellikle Dürzi kardeşlerimize yönelik bir İsrail provokasyonu söz konusu. Yani orada kendi doğal koşulları içerisinde, yakın tarihinden gelen birtakım problem alanları var. Bu problem alanlarının yeni hükümetle beraber nasıl giderileceği meselesi tam tartışılırken, bunun bir iç kargaşalık aracına dönüştürülmesi şu anda bir sıkıntı oldu. İşte onun YPG'yi tetiklemesi, YPG'nin Alevi kardeşlerimizin, Nusayri kardeşlerimizin yaşadığı başka yeri tetiklemesi gibi bir şey olabilir, sıkıntı alanı olabilir. Bunların hepsini yakından takip etmek gerekiyor. Şimdi problem şu: Bu türden ihtilaflar, görüş ayrılıkları, zaman zaman da protestolar her ülkede olabilir ama tam böyle bir geçiş sürecinde, kurumsal kapasitenin daha geliştirilmediği, silahlı unsurların yeni birleştirildiği, efendime söyleyeyim, ekonomik yapının daha yeni yeni ayağa kaldırılmaya başlandığı bir dönemde, bunu desteklemek yerine, bu durumdan fırsat çıkararak birtakım şeyler yapmaya çalışmak, tabii ki belli risk alanlarını ortaya çıkartıyor. Bu risk alanı kendi iç aktörler tarafından ortaya çıkartıldığı gibi, ülkedeki karışıklıktan menfaati olan birtakım dış aktörler tarafından da desteklenmesi mümkün oluyor, muhtemel hale geliyor. Bunları da yakından takip ediyoruz. Şu anda çok şükür, konuların hani kontrol altında oluyor olması ve dediğim gibi, hem bölgesel hem küresel aktörlerle belli bir noktada ilerletilmesi önemli. Ahmed Şara ve arkadaşlarının Birleşmiş Milletler Terör Örgütü listesinden çıkartılması çok önemli bir diplomatik hamleydi. Buradan gerçekten Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine teşekkürlerimi bu konuda ilerletiyorum. Bu Suriye'nin istikrarı açısından, ekonomik refahı açısından, bölgesel istikrar açısından fevkalade önemliydi. Yani gerçekten uluslararası toplumun bir soruna bu kadar hızlı bir şekilde destek vermesi çok nadir rastlanır konulardan biri. İnşallah bu trendi bu şekilde devam ettiririz, bir başarı hikayesi olarak uluslararası topluma da bunu sunarız."TÜRKİYE GAZZE'DE ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HAZIRDIR"Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız, orduların nihayetinde hareket emrini verecek makam. Buradaki oluşan irade, gerekli şartların oluşması durumunda, Türkiye Gazze'de elini taşın altına koymaya hazırdır ve asker gönderme de dahil olmak üzere her türlü konuda üzerine düşeni büyük bir sorumluluk duygusu ile yapacaktır. Bu bizim uluslararası topluma bu konuda verdiğimiz en net mesaj. Bunu ortaklarımıza da söylüyoruz, dostlarımıza da söylüyoruz, ilgili aktörlere de söylüyoruz. Şimdi yalnız burada şöyle bir süreç devam ediyor. Onu yakından takip ediyordur ilgili arkadaşlarımız, kardeşlerimiz. Şimdi şu anda üzerinde tartışılan, konuşulan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karar taslağı var. Bu taslak değişiyor, evriliyor, tartışılıyor. Sözünü ettiğiniz istikrar gücü, esas itibarıyla Trump Barış Planı'nda yer almakta olan iki kurumdan biri. Bunun hayata geçerken hangi net yetkilere sahip olacağı ve işleyişi nasıl olacağı konusuna ilişkin bir uluslararası hukuk metni teşkil edecek bir karar taslağı üzerinde tartışılıyor. Şimdi en başta biz bu konuları tartışırken iki görüş vardı: Bir görüş buna ihtiyaç var diyordu. Bir diğer görüş de tamam, ihtiyaç var ama olmasa da aslında olamasa da bir araya geliriz, bir istikrar gücü kurabiliriz, madem hani barış anlaşmasının ruhunda ve şeklinde anlaştık, buna hani bir şey verilebilir. Şimdi bu taslağın şu anda Güvenlik Konseyi'nde tartışılıyor olması tabii gücün hayata geçmesini mümkün kılmıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi, on geçici üyesi var. Şu anda biz bunların ikisinde de değiliz; zaten daimi değiliz, on geçici üye ülke arasında da değiliz ama bize yakın ülkeler var. Trump'la buluşan sekiz ülkenin liderlerinin temsilcileri olarak bir araya geldiğimizde, bunun gidişatına ilişkin birtakım tercihlerimiz, tekliflerimiz ve düzeltmelerimiz oluyor. İlk önce kendi aramızda konuşuyoruz, ardından bunları Güvenlik Konseyi'ndeki aktörlere iletiyoruz. Güvenlik Konseyi'ne Avrupa'dan, Orta Doğu'dan ve başka ülkelerden gelen telkinler var. Bu telkinlerin hepsi şu anda harmanlanıyor. İlk önce bir taslak ortaya konuyor, bu sessizlik sürecine alınıyor. Geçen hafta bir Güvenlik Konseyi üyesi bu sessizlik sürecini kırarak yeni bir teklif getirdi. Daha sonra bu da kırıldı, başka bir ülke başka bir teklif sundu. Şu anda devam eden süreç bu şekilde işliyor."İSTİKRAR GÜCÜYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR BAŞLATILMIŞ DURUMDA"amerika'nın bu konuda yaptığı çalışmalar var ve bizimle istişare içerisindeler. Taslaklar sürekli olarak evriliyor. Bu aşamalar geçtikten sonra özellikle Barış Komisyonu ve Uluslararası İstikrar Gücü hayata geçecek. İstikrar gücüyle ilgili erken çalışmalar başlatılmış durumda. Amerikalıların koordine ettiği ve İsrail'le birlikte kurduğu bir Sivil-Askeri İşbirliği Merkezi var. Amerikalılar, Trump üzerinden barış anlaşmasına sahip çıktıkları için, sürecin önüne çıkan engellerin çözülmesi amacıyla bir mekanizma geliştiriyorlar. Bu sahiplenme açısından önemli bir adım. Şarm El Şeyh'teki törenden hemen sonra bu merkezi kurdular.Merkez üç temel işlev yürütüyor:Uluslararası İstikrar Gücü'nün nasıl şekilleneceğine ve hangi ülkelerin yer alabileceğine ilişkin erken tartışmalar yapmak. Bu tartışmalar kamuoyu dışında yürütülüyor.Devam eden ateşkesin uygulanmasına yönelik roller üstlenmek.Başka ülkeleri davet ederek süreçle ilgili yeni değerlendirmeler yapmak.Bu çalışmalar, Gazze'de ateşkes ve insani yardımların ardından atılan ikinci kurumsal somut adım niteliğinde. İstikrar Gücü'nün nüvesini oluşturacak bir süreç işliyor. Amerikalılar, "Gazze'ye Amerikan askeri girmeyecek" ve "Uluslararası İstikrar Gücü'ne Amerikan askeri verilmeyecek" açıklamalarını yaptı. Ancak barış anlaşmasını ilerletme konusunda koordinasyonu sağlayacak mekanizmaları hayata geçirme iradeleri sürüyor. Bu kapsamda askeri makamlarımız arasında yakın diyalog devam ediyor. 25 Eylül'de Cumhurbaşkanımızla Sayın Trump Beyaz Saray'da bir araya geldiklerinde Sayın Trump bir irade beyanında bulundu. Cumhurbaşkanımıza olan saygısı, güveni, yani bunu hiç böyle düşünmeden, dedi ki bu CAATSA bizim aramızda olmaması gereken bir şey. Bunu kaldırmamız lazım. Bunun talimatını da kendi bürokrasisine verdi.Orada şöyle bir problem alanımız var bizim. CAATSA biliyorsunuz Kongre'den geçirilmiş bir yasa. Ve bu yasa ben zaman zaman meslektaşım Marco Rubio ile de konuşurken şöyle diyor: "Ben diyor senatördüm, yasa çıkartan taraftaydım. Şimdi pratisyen oldum, idare tarafına geldim. Dışişleri Bakanıyım. Başkan bana bir talimat verdi, bunu hayata geçirin diyor. Ben şimdi dönüp metne bakıyorum. Ya öyle bir metin yazmışız ki idare bir yere kımıldayamasın diye."Sistemi kilitlemek dedikleri. İdare bir yere kımıldayamasın diye öyle bir metinle her şeyi şey yapmışız diyor. Şimdi burada tabii ki hani derler ya demokrasilerde çare tükenmez diye, bizim aramızdaki ilişkilerde niyet iyi olduğu sürece çare arayışı tükenmez. Bu konuda inşallah Cumhurbaşkanımızın da yani bu konuda irade koyduğu birtakım çözüm konuları var. Onları zamanı geldikçe kamuoyuyla paylaşacağız zaten. Ama önemli olan şudur: Amerika'nın Biden'dan farklı olarak bunu çözmeye niyeti var. Sayın Trump'ın bu konuda verdiği talimat var, koyduğu irade var. Bu konu takip ediliyor. Biz de takip ediyoruz. İnşallah en kısa sürede çözeceğiz."Hamas defalarca deklare etti. Gazze'nin yönetimini bu Filistinli komiteye devretmeye hazır. Genelde ağırlıklı olarak Gazze'deki Filistinlilerden müteşekkil. Tabii. Apolitik isimler? İsimler de belli mi peki? İsimler belli, Bu isimlerden müteşekkil bir yapı Gazze'nin gündelik yönetimini devralacak. Şimdi bir de gücün oluşturulması lazım. Ama tabii bunların belli bir zamana ihtiyacı var olması için. İşte o zaman aralığı kırılganlığı sağlıyor bize. O esnada istediğimiz miktarda içeriye yardım malzemesinin girmesi mümkün olmuyor. Bir takım ölümler sonuçlanan katliamla sonuçlanan ihlallerin önüne geçilmesi mümkün olmayabiliyor. Amerikalıların burada devreye girmesi de fevkalade önemli. Baskı kurulması açısından. Temas Grubu ülkeleriyle inanılmaz bir koordinasyon içerisindeyiz. Zaten 24 saat esasına dayalı bir koordinasyon mekanizmamız var, mesajlaşma sistemi. O devam ediyor. Bu isimler şu anda var ama bu mekanizmanın hayata geçmesi için dediğim gibi şu anda ki hazırlanan taslak metinde bir takım ilişkilendirmeler var. İşte Barış Kurulu'yla yönetimi, Gazze'yi yönetecek yapı arasındaki ilişki nasıl olacak vesaire bunları tanımlayan bir takım şeyler var. Gördüğümüz kadarıyla. Belki bunların hayata geçmesi bekleniyor. Bölgede bilinen isimler. Bu Gazze meselesini ilgililerinizle görüştünüz.Hamas'ın sanki DEAŞ gibi bir terör örgütü olarak nitelendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir tepkisellik var. Bu tepkiselliği politikaya dönüştürme hamleleri var. Bizim de tabii bu retoriği, yapı çözümüne tabi tutmamız gerekiyor. Yani retoriği dekonstrakte edip tekrar oluşturmamız gerekiyor. Aslında diplomaside en fazla yapmaya çalıştığımız şey de bu. Oluşmuş yanlış algıları ilk önce çözümleyip, bozup, sonra yenisini oturturma meselesi.Burada da ben yani bu mekanizmaların anlatıldığı zaman buna "ya bu böyle değil" diyen adam da duymadım. İsrail'in işgalini yok edecek, iki devletli çözümü mümkün kılacak bir yol haritasının da Filistinlilere verilmesi gerekiyor. Yani bu insanlar silahı ben seviyorum diye ellerine silah alan insanlar değil. Dolayısıyla, dediğim gibi hatayı kim yaparsa, sivilleri kim öldürürse biz faile bakmıyoruz, fiile bakıyoruz. Batılılar gibi değil. Batılılar seçiciler o konuda. Fiile bakmıyorlar, faile bakıyorlar.Şimdi zaman zaman benim ifade ettiğim bir husus var. Yani bölgede bizim gerçekten ilişkilerimizin daha kurumsal, kalıcı, stratejik aşamaya evrilmesi, bölgenin de lehine, Cumhurbaşkanımızın liderliğinin devamına ihtiyacımız var konusunu biz burada ifade ederken işte tam da bu nedenlerden dolayı yani bu uzun erimli güvenilir liderlik işte nerede kendisini gösteriyor? Bir liderle oturduğu zaman yıllardır işbirliği yaptığı, güven ilişkisi gelişmiş. Böyle bir konu olduğu zaman karşıdaki dostu olan lider bir dakika bile düşünmeyebiliyor. "Tamam böyle yapalım" diyor. Ya şunu düşünüyorum. Bölgedeki başka bir ülke istese bu kadar hızlı bir şekilde süreç ilerler miydi? Olmaz, olmaz. Çünkü yani sizin zor zamanlarınızda yanında olduğunuzu görmüş, güvenilir olduğunuzu görmüş, sözünüzün eri olduğunuzu görmüş, yani bunlar önemli şeyler. Yani o liderlikler arasından. Hele Ortadoğu'da kişisel ilişkiler, güven ilişkileri bütün ilişki toplamının %80'ini 90'ını oluşturuyor. Yani Cumhurbaşkanımızın burada güvenilir lider vasfı taşıyor oluşu ülkemizin bölgedeki ve uluslararası ilişkilerdeki o kadar çok sorunu öyle basit çözmesine sebep oluyor ki. Şimdi biz zaman zaman tabii şunu anlatmakta yetersiz kalıyoruz. Belki hatalarımızdan biri bu. Belki de çok fazla bu ortamı bir olağanüstülük hissi de vermek istemiyoruz aslında kendi vatandaşımıza. Şimdi son 20 küsur yıldır Türkiye'nin etrafında bir ateş çemberi oluşmuş. Yani kan, gözyaşı, yıkım. Kuzeyi, güneyi, doğusu, her taraf. Ve Türkiye bunun ortasında bir gül bahçesi gibi durmaya devam etmiş. Kendi bir takım ufak tefek içinde sıkıntıları olmuş ama diğerleriyle kıyaslandığı zaman hiçbir şey. Bu nasıl mümkün? Yani sebepler dünyasında bunu nasıl hayata geçirirsiniz? Kim yapacak bunu? Nasıl yapıyorsunuz? Arkasında nasıl bir akıl, nasıl bir irade, nasıl bir çalışma, nasıl bir ilişkiler ağı, nasıl bir profesyonellik, nasıl bir denge gözetimi var? Nasıl götürüyorsunuz bunları? Bu kadar konuyu, olayı. Şimdi işte burada güçlü liderliğin önemi ortaya çıkıyor..
Haberle ilgili daha fazlası:#Hakan Fidan#Suriye#Gazze
Bu Haber Hurriyet.com.tr'den Alıntılanmıştır. Kaynak: Hürriyet - Haber, Son Dakika Haberler, Güncel Gazete Haberleri
Haberin DevamıDışişleri Bakanı Hakan Fidan, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Fidan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:Öncelikle milli takımımızı bütün kalbimle tebrik ediyorum. Gerçekten büyük bir başarı imza attılar inşallah bu başarı kupayı alana kadar böyle devam eder. Türkiye'nin son yıllarda ortaya koyduğu dış politikadaki performans, güvenilir ortak olma özelliği, birçok konuda gerçi Türkiye'yi iş birliği aranan bir aktör haline getirmiş durumda.CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİMalumunuz, geçtiğimiz Eylül ayında, Eylül ayının 23'ünde New York'ta, Birleşmiş Milletler'de Cumhurbaşkanımız Trump'la bir araya geldi, diğer yedi ülke, Müslüman devlet ülke başkanıyla beraber. Daha sonra 25 Eylül'de bir Washington ziyaretimiz oldu. Cumhurbaşkanımız Sayın Trump tarafından ağırlandı. Orada, gerek kendileri baş başa gerek heyetler arası görüşmelerde Türkiye-Amerika ikili ilişkileri ve bölge ilişkilerine ilişkin çok ciddi konular konuşuldu. Şimdi, bu seyahat esnasında da açıkçası iki ülke açısından ve bölgemiz açısından, küresel barış ve istikrar açısından önemli olan konular tekrar gündeme geldi. Şimdi haritayı ortaya koyduğunuz zaman göreceksiniz ki Türkiye'nin kuzeyinde Ukrayna-Rusya savaşı devam ediyor. O bizim için de Amerika için de önemli. Kuzeydoğumuzda, Kafkaslar'da donmuş bir savaşın barışa doğru evrilmek üzere olan bir kalıcı barış şeyi var. Buna Amerika'da biliyorsunuz yakından ilgi gösteriyor. Washington'da Ermenistan-Azerbaycan barış anlaşmasının paraflanmasına ev sahipliği yapmışlardı. Hemen onun güneyinde İran var. İran bizim komşumuz. Birçok açıdan ilişkilerimiz önemli ama Amerika'nın da İran'la uzun süredir devam eden bir nükleer problemi var. Onun biraz daha güneyinde indiğiniz zaman Irak meselesi var. Irak'la Amerika'daki hikayesini biliyorsunuz savaş. Sonra Suriye dosyası... Bunlar yakın coğrafyamızla ilgili hem Amerika'nın hem bizim son derece ilgi gösterdiğimiz konular ve oralarda belirli bir anlayış birliğinin, koordinasyonun sağlanması gerekiyor ki menfaatlerimizi çok daha iyi koruyalım, daha iyi ilerletelim, daha az maliyet ödeyelim, daha fazla faydalanalım. Haberin Devamı"SURİYE MESELESİ BAŞTA OLMAK ÜZERE FİLİSTİN, UKRAYNA GİBİ AĞIRLIKLI KONULAR GÖRÜŞÜLDÜ"Haberin DevamıDiğer taraftan, tabii en can yakıcı konulardan biri Gazze meselesi. Gazze meselesinde Eylül 23'ten itibaren 8 Müslüman ülkenin devlet başkanının Trump'la bir araya gelip oluşturduğu anlayış birliğinin şu anda geldiği bir nokta var. Bu tabii kolay bir iş değil. Çok yakından takip edilmesi gerekiyor. Tıkanan konuların açılması gerekiyor. Çok fazla tıkanma alanları olabiliyor. Aşama aşama götürülmesi gerekiyor. Bunun için de yapılan çalışmalar var. Bunun da gözden geçirilmesi gerekiyordu. Beyaz Saray'da yetkililerle yapılan görüşmelerde Suriye meselesi başta olmak üzere Filistin, Ukrayna gibi ağırlıklı konular görüşüldü. "ŞAM'LA YPG ARASINDAKİ GÖRÜŞMELERİN GİDİŞATI ÖNEMLİ"Haberin DevamıBu Amerikalılarla konuştuğumuz önemli bir konu. Yani belli bir anlayış birliği içerisinde bunun ilerletilmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, Amerikan sistemi içerisinde bölgeye angaje olurken, özellikle DAEŞ'le mücadele bahanesi üzerinden, burada oluşturulmuş belli mekanizmalar, belli siyasi yatırımlar ve belli bir perspektif var önceki iktidarlar döneminden bugüne kadar taşınmış. Şimdi bunu geriye doğru sardırmak, belli bir noktada bütün aktörlerin menfaatine olacak şekilde nihayetlendirmek bir dikkat, intizam ve sabır istiyor. Yani onu ince ince örerek, diplomatik olarak götürmemiz gerekiyor. Hep ben söylüyorum, yani diplomatlar meseleye çözüm getirmezlerse, sorun askerlerin ve istihbaratçıların omzuna düşüyor. Biz güvenlik ve ekonomik olarak daha fazla maliyet ödemek zorunda kalıyoruz. Onun için sözle yapabileceğimiz, hikmetle yapabileceğimiz şeyleri yapıp diğer kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın omzuna daha az yük düşmesini sağlamamız gerekiyor. Şimdi burada Şam'la YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli. Bu görüşmeler bir ara inkıtağa uğradı malumunuz, özellikle İsrail'in güneye müdahalesinden sonra, bölgede olan birtakım gelişmelerden dolayı inkıtağa uğradı. Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu anda birincil meselesi İsrail'in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye'nin de İsrail için bir tehdit olmaması ve herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer. Şu anda Suriye'nin topraklarının bir kısmı işgal altında, bu işgalin son bulması gerekiyor ve Suriye'nin geri kalanını tehdit eden bir yaklaşım içerisinde de olunmaması lazım.Haberin Devamı"SURİYE'DEKİ GÖRÜŞMELERİN BİR NOKTAYA EVRİLMESİNİ BEKLİYORUZ"Amerikalılarla belli bir ilişki yürütmek, koordinasyonu yürütmek, özellikle İsrail'e yönelik politik baskıyı artırmak açısından da fevkalade önemli. Şimdi YPG'nin Şam'la yürüttüğü görüşmelerin belli bir noktaya evrilmesini bekliyoruz. Yani şu anda yürütülen müzakereler var, görüşmeler var. Amerikalılarla yapılan görüşmeler var, bizim yaptığımız görüşmeler var. Bunların hepsinin bir noktada bir yere evrilmesi için çalışıyoruz.Tabii Suriye'de Türkiye'nin emeği, ortaya koyduğu çaba, gerek istikrar, gerek mültecilerin geri dönüşü için, bu yeni yönetimin uluslararası meşruiyet sağlaması için ortaya koyduğu çaba, yani tarihte örneğine az rastlanır çabalardan biri. Açıkçası, burada tabii olayı yakından takip eden ülkeler, Türkiye'nin burada aslında ne kadar ahlaki ve onurlu bir dış politika izlediğini görüyorlar. Bir taraftan Suriye'nin menfaatini, toprak bütünlüğünü, halkının refahını, barışı düşünürken, diğer taraftan kendisiyle ilgili konuları da olabildiğince geri planda tutup bunu bölge ülkeleriyle beraber götürme meselesi, ancak Türkiye gibi uzun stratejik kültür tarihi olan, bunu yapacak derinliği olan ülkelerin izleyebileceği dış politika hamleleri.Haberin Devamı"SURİYE'DE DE ÇOK FAZLA MEYDAN OKUMA VAR"Bunu da bilenler biliyor. Dolayısıyla Türkiye'nin orada olmasından daha normal bir şey yok. Yani bu sorunların tespiti, teşhisi, üstlenilmesi, yüklenilmesi, ileri taşınması sadece Türkiye'nin lehine değil. Türkiye'nin dış politikadaki en büyük farkı, bir konuya yaklaştığı zaman sadece kendi lehi için yaklaşmıyor. Diğer, kendisi için ne istiyorsa, bu bizim inancımızdan gelen bir şey. Bölgedeki diğer ülkeler için de aynı şeyi isteyip, beraber menfaatimizi ilerletelim konusu var. Suriye'de de çok fazla meydan okuma var. Gerçekten zaman zaman da tartışıyoruz, görüyoruz. Devam eden çok fazla sorun alanları var. O sorun alanlarının belli bir sistematik içerisinde, teker teker üstesinden gelinmesi büyük bir bölgesel ve uluslararası çaba istiyor. Bazı aktörlerin bırakın destek vermesini, yani köstek olmasınlar yeter dediğiniz bir noktadasınız. Yani ülke kendi kendine gelişebilecek. Dolayısıyla temel aktörlerle bir fikir birliği, bir anlayış birliği olması fevkalade önemli. Dediğim gibi, yani Türkiye'nin orada olmasından daha normal bir şey yok."SURİYE'DEKİ İSRAİL İŞGALİNİN SON BULMASI GEREKİYOR"Belli bir anlayış birliği içerisinde bunun ilerletilmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, Amerikan sistemi içerisinde bölgeye angaje olurken, özellikle DEAŞ'la mücadele manası üzerinden, burada oluşturulmuş belli mekanizmalar, belli siyasi yatırımlar ve belli bir perspektif var. Önceki iktidarlar döneminden bugüne kadar taşınmış. Şimdi bunu geriye doğru sardırmak, belli bir noktada bütün aktörlerin menfaatine olacak şekilde nihayetlendirmek bir dikkat, intizam ve sabır istiyor. Yani onu ince ince örerek diplomatik olarak götürmemiz gerekiyor. Hep ben söylüyorum, yani diplomatlar meseleye çözüm getirmezlerse, sorun askerlerin ve istihbaratçıların omuzuna düşüyor. Biz güvenlik ve ekonomik olarak daha fazla maliyet ödemek zorunda kalıyoruz. Onun için sözle yapabileceğimiz, hikmetle yapabileceğimiz şeyleri yapıp, diğer kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın omuzuna daha az yük düşmesini sağlamamız gerekiyor. Şimdi burada, Şam'la YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli. Bu görüşmeler bir ara inkıtaya uğradı malumunuz, özellikle İsrail'in güneye müdahalesinden sonra, bölgede olan birtakım gelişmelerden dolayı inkıtaya uğradı. Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu anda birincil meselesi, İsrail'in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye'nin de İsrail için bir tehdit olmaması ve herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer. Şu anda Suriye topraklarının bir kısmı işgal altında. Bu işgalin son bulması gerekiyor ve Suriye'nin geri kalanı tehdit eden bir yaklaşım içerisinde de olunmaması lazım. Bu noktada Amerika'nın Suriye'deki düzeni, refahı ve istikrarı destekliyor olması fevkalade önemli."AHMED ŞARA'NIN TERÖR ÖRGÜTÜ LİSTESİNDEN ÇIKARTILMASI"Bildiğiniz gibi Suriye'nin güneyinde, özellikle Dürzi kardeşlerimize yönelik bir İsrail provokasyonu söz konusu. Yani orada kendi doğal koşulları içerisinde, yakın tarihinden gelen birtakım problem alanları var. Bu problem alanlarının yeni hükümetle beraber nasıl giderileceği meselesi tam tartışılırken, bunun bir iç kargaşalık aracına dönüştürülmesi şu anda bir sıkıntı oldu. İşte onun YPG'yi tetiklemesi, YPG'nin Alevi kardeşlerimizin, Nusayri kardeşlerimizin yaşadığı başka yeri tetiklemesi gibi bir şey olabilir, sıkıntı alanı olabilir. Bunların hepsini yakından takip etmek gerekiyor. Şimdi problem şu: Bu türden ihtilaflar, görüş ayrılıkları, zaman zaman da protestolar her ülkede olabilir ama tam böyle bir geçiş sürecinde, kurumsal kapasitenin daha geliştirilmediği, silahlı unsurların yeni birleştirildiği, efendime söyleyeyim, ekonomik yapının daha yeni yeni ayağa kaldırılmaya başlandığı bir dönemde, bunu desteklemek yerine, bu durumdan fırsat çıkararak birtakım şeyler yapmaya çalışmak, tabii ki belli risk alanlarını ortaya çıkartıyor. Bu risk alanı kendi iç aktörler tarafından ortaya çıkartıldığı gibi, ülkedeki karışıklıktan menfaati olan birtakım dış aktörler tarafından da desteklenmesi mümkün oluyor, muhtemel hale geliyor. Bunları da yakından takip ediyoruz. Şu anda çok şükür, konuların hani kontrol altında oluyor olması ve dediğim gibi, hem bölgesel hem küresel aktörlerle belli bir noktada ilerletilmesi önemli. Ahmed Şara ve arkadaşlarının Birleşmiş Milletler Terör Örgütü listesinden çıkartılması çok önemli bir diplomatik hamleydi. Buradan gerçekten Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine teşekkürlerimi bu konuda ilerletiyorum. Bu Suriye'nin istikrarı açısından, ekonomik refahı açısından, bölgesel istikrar açısından fevkalade önemliydi. Yani gerçekten uluslararası toplumun bir soruna bu kadar hızlı bir şekilde destek vermesi çok nadir rastlanır konulardan biri. İnşallah bu trendi bu şekilde devam ettiririz, bir başarı hikayesi olarak uluslararası topluma da bunu sunarız."TÜRKİYE GAZZE'DE ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HAZIRDIR"Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız, orduların nihayetinde hareket emrini verecek makam. Buradaki oluşan irade, gerekli şartların oluşması durumunda, Türkiye Gazze'de elini taşın altına koymaya hazırdır ve asker gönderme de dahil olmak üzere her türlü konuda üzerine düşeni büyük bir sorumluluk duygusu ile yapacaktır. Bu bizim uluslararası topluma bu konuda verdiğimiz en net mesaj. Bunu ortaklarımıza da söylüyoruz, dostlarımıza da söylüyoruz, ilgili aktörlere de söylüyoruz. Şimdi yalnız burada şöyle bir süreç devam ediyor. Onu yakından takip ediyordur ilgili arkadaşlarımız, kardeşlerimiz. Şimdi şu anda üzerinde tartışılan, konuşulan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karar taslağı var. Bu taslak değişiyor, evriliyor, tartışılıyor. Sözünü ettiğiniz istikrar gücü, esas itibarıyla Trump Barış Planı'nda yer almakta olan iki kurumdan biri. Bunun hayata geçerken hangi net yetkilere sahip olacağı ve işleyişi nasıl olacağı konusuna ilişkin bir uluslararası hukuk metni teşkil edecek bir karar taslağı üzerinde tartışılıyor. Şimdi en başta biz bu konuları tartışırken iki görüş vardı: Bir görüş buna ihtiyaç var diyordu. Bir diğer görüş de tamam, ihtiyaç var ama olmasa da aslında olamasa da bir araya geliriz, bir istikrar gücü kurabiliriz, madem hani barış anlaşmasının ruhunda ve şeklinde anlaştık, buna hani bir şey verilebilir. Şimdi bu taslağın şu anda Güvenlik Konseyi'nde tartışılıyor olması tabii gücün hayata geçmesini mümkün kılmıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi, on geçici üyesi var. Şu anda biz bunların ikisinde de değiliz; zaten daimi değiliz, on geçici üye ülke arasında da değiliz ama bize yakın ülkeler var. Trump'la buluşan sekiz ülkenin liderlerinin temsilcileri olarak bir araya geldiğimizde, bunun gidişatına ilişkin birtakım tercihlerimiz, tekliflerimiz ve düzeltmelerimiz oluyor. İlk önce kendi aramızda konuşuyoruz, ardından bunları Güvenlik Konseyi'ndeki aktörlere iletiyoruz. Güvenlik Konseyi'ne Avrupa'dan, Orta Doğu'dan ve başka ülkelerden gelen telkinler var. Bu telkinlerin hepsi şu anda harmanlanıyor. İlk önce bir taslak ortaya konuyor, bu sessizlik sürecine alınıyor. Geçen hafta bir Güvenlik Konseyi üyesi bu sessizlik sürecini kırarak yeni bir teklif getirdi. Daha sonra bu da kırıldı, başka bir ülke başka bir teklif sundu. Şu anda devam eden süreç bu şekilde işliyor."İSTİKRAR GÜCÜYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR BAŞLATILMIŞ DURUMDA"amerika'nın bu konuda yaptığı çalışmalar var ve bizimle istişare içerisindeler. Taslaklar sürekli olarak evriliyor. Bu aşamalar geçtikten sonra özellikle Barış Komisyonu ve Uluslararası İstikrar Gücü hayata geçecek. İstikrar gücüyle ilgili erken çalışmalar başlatılmış durumda. Amerikalıların koordine ettiği ve İsrail'le birlikte kurduğu bir Sivil-Askeri İşbirliği Merkezi var. Amerikalılar, Trump üzerinden barış anlaşmasına sahip çıktıkları için, sürecin önüne çıkan engellerin çözülmesi amacıyla bir mekanizma geliştiriyorlar. Bu sahiplenme açısından önemli bir adım. Şarm El Şeyh'teki törenden hemen sonra bu merkezi kurdular.Merkez üç temel işlev yürütüyor:Uluslararası İstikrar Gücü'nün nasıl şekilleneceğine ve hangi ülkelerin yer alabileceğine ilişkin erken tartışmalar yapmak. Bu tartışmalar kamuoyu dışında yürütülüyor.Devam eden ateşkesin uygulanmasına yönelik roller üstlenmek.Başka ülkeleri davet ederek süreçle ilgili yeni değerlendirmeler yapmak.Bu çalışmalar, Gazze'de ateşkes ve insani yardımların ardından atılan ikinci kurumsal somut adım niteliğinde. İstikrar Gücü'nün nüvesini oluşturacak bir süreç işliyor. Amerikalılar, "Gazze'ye Amerikan askeri girmeyecek" ve "Uluslararası İstikrar Gücü'ne Amerikan askeri verilmeyecek" açıklamalarını yaptı. Ancak barış anlaşmasını ilerletme konusunda koordinasyonu sağlayacak mekanizmaları hayata geçirme iradeleri sürüyor. Bu kapsamda askeri makamlarımız arasında yakın diyalog devam ediyor. 25 Eylül'de Cumhurbaşkanımızla Sayın Trump Beyaz Saray'da bir araya geldiklerinde Sayın Trump bir irade beyanında bulundu. Cumhurbaşkanımıza olan saygısı, güveni, yani bunu hiç böyle düşünmeden, dedi ki bu CAATSA bizim aramızda olmaması gereken bir şey. Bunu kaldırmamız lazım. Bunun talimatını da kendi bürokrasisine verdi.Orada şöyle bir problem alanımız var bizim. CAATSA biliyorsunuz Kongre'den geçirilmiş bir yasa. Ve bu yasa ben zaman zaman meslektaşım Marco Rubio ile de konuşurken şöyle diyor: "Ben diyor senatördüm, yasa çıkartan taraftaydım. Şimdi pratisyen oldum, idare tarafına geldim. Dışişleri Bakanıyım. Başkan bana bir talimat verdi, bunu hayata geçirin diyor. Ben şimdi dönüp metne bakıyorum. Ya öyle bir metin yazmışız ki idare bir yere kımıldayamasın diye."Sistemi kilitlemek dedikleri. İdare bir yere kımıldayamasın diye öyle bir metinle her şeyi şey yapmışız diyor. Şimdi burada tabii ki hani derler ya demokrasilerde çare tükenmez diye, bizim aramızdaki ilişkilerde niyet iyi olduğu sürece çare arayışı tükenmez. Bu konuda inşallah Cumhurbaşkanımızın da yani bu konuda irade koyduğu birtakım çözüm konuları var. Onları zamanı geldikçe kamuoyuyla paylaşacağız zaten. Ama önemli olan şudur: Amerika'nın Biden'dan farklı olarak bunu çözmeye niyeti var. Sayın Trump'ın bu konuda verdiği talimat var, koyduğu irade var. Bu konu takip ediliyor. Biz de takip ediyoruz. İnşallah en kısa sürede çözeceğiz."Hamas defalarca deklare etti. Gazze'nin yönetimini bu Filistinli komiteye devretmeye hazır. Genelde ağırlıklı olarak Gazze'deki Filistinlilerden müteşekkil. Tabii. Apolitik isimler? İsimler de belli mi peki? İsimler belli, Bu isimlerden müteşekkil bir yapı Gazze'nin gündelik yönetimini devralacak. Şimdi bir de gücün oluşturulması lazım. Ama tabii bunların belli bir zamana ihtiyacı var olması için. İşte o zaman aralığı kırılganlığı sağlıyor bize. O esnada istediğimiz miktarda içeriye yardım malzemesinin girmesi mümkün olmuyor. Bir takım ölümler sonuçlanan katliamla sonuçlanan ihlallerin önüne geçilmesi mümkün olmayabiliyor. Amerikalıların burada devreye girmesi de fevkalade önemli. Baskı kurulması açısından. Temas Grubu ülkeleriyle inanılmaz bir koordinasyon içerisindeyiz. Zaten 24 saat esasına dayalı bir koordinasyon mekanizmamız var, mesajlaşma sistemi. O devam ediyor. Bu isimler şu anda var ama bu mekanizmanın hayata geçmesi için dediğim gibi şu anda ki hazırlanan taslak metinde bir takım ilişkilendirmeler var. İşte Barış Kurulu'yla yönetimi, Gazze'yi yönetecek yapı arasındaki ilişki nasıl olacak vesaire bunları tanımlayan bir takım şeyler var. Gördüğümüz kadarıyla. Belki bunların hayata geçmesi bekleniyor. Bölgede bilinen isimler. Bu Gazze meselesini ilgililerinizle görüştünüz.Hamas'ın sanki DEAŞ gibi bir terör örgütü olarak nitelendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir tepkisellik var. Bu tepkiselliği politikaya dönüştürme hamleleri var. Bizim de tabii bu retoriği, yapı çözümüne tabi tutmamız gerekiyor. Yani retoriği dekonstrakte edip tekrar oluşturmamız gerekiyor. Aslında diplomaside en fazla yapmaya çalıştığımız şey de bu. Oluşmuş yanlış algıları ilk önce çözümleyip, bozup, sonra yenisini oturturma meselesi.Burada da ben yani bu mekanizmaların anlatıldığı zaman buna "ya bu böyle değil" diyen adam da duymadım. İsrail'in işgalini yok edecek, iki devletli çözümü mümkün kılacak bir yol haritasının da Filistinlilere verilmesi gerekiyor. Yani bu insanlar silahı ben seviyorum diye ellerine silah alan insanlar değil. Dolayısıyla, dediğim gibi hatayı kim yaparsa, sivilleri kim öldürürse biz faile bakmıyoruz, fiile bakıyoruz. Batılılar gibi değil. Batılılar seçiciler o konuda. Fiile bakmıyorlar, faile bakıyorlar.Şimdi zaman zaman benim ifade ettiğim bir husus var. Yani bölgede bizim gerçekten ilişkilerimizin daha kurumsal, kalıcı, stratejik aşamaya evrilmesi, bölgenin de lehine, Cumhurbaşkanımızın liderliğinin devamına ihtiyacımız var konusunu biz burada ifade ederken işte tam da bu nedenlerden dolayı yani bu uzun erimli güvenilir liderlik işte nerede kendisini gösteriyor? Bir liderle oturduğu zaman yıllardır işbirliği yaptığı, güven ilişkisi gelişmiş. Böyle bir konu olduğu zaman karşıdaki dostu olan lider bir dakika bile düşünmeyebiliyor. "Tamam böyle yapalım" diyor. Ya şunu düşünüyorum. Bölgedeki başka bir ülke istese bu kadar hızlı bir şekilde süreç ilerler miydi? Olmaz, olmaz. Çünkü yani sizin zor zamanlarınızda yanında olduğunuzu görmüş, güvenilir olduğunuzu görmüş, sözünüzün eri olduğunuzu görmüş, yani bunlar önemli şeyler. Yani o liderlikler arasından. Hele Ortadoğu'da kişisel ilişkiler, güven ilişkileri bütün ilişki toplamının %80'ini 90'ını oluşturuyor. Yani Cumhurbaşkanımızın burada güvenilir lider vasfı taşıyor oluşu ülkemizin bölgedeki ve uluslararası ilişkilerdeki o kadar çok sorunu öyle basit çözmesine sebep oluyor ki. Şimdi biz zaman zaman tabii şunu anlatmakta yetersiz kalıyoruz. Belki hatalarımızdan biri bu. Belki de çok fazla bu ortamı bir olağanüstülük hissi de vermek istemiyoruz aslında kendi vatandaşımıza. Şimdi son 20 küsur yıldır Türkiye'nin etrafında bir ateş çemberi oluşmuş. Yani kan, gözyaşı, yıkım. Kuzeyi, güneyi, doğusu, her taraf. Ve Türkiye bunun ortasında bir gül bahçesi gibi durmaya devam etmiş. Kendi bir takım ufak tefek içinde sıkıntıları olmuş ama diğerleriyle kıyaslandığı zaman hiçbir şey. Bu nasıl mümkün? Yani sebepler dünyasında bunu nasıl hayata geçirirsiniz? Kim yapacak bunu? Nasıl yapıyorsunuz? Arkasında nasıl bir akıl, nasıl bir irade, nasıl bir çalışma, nasıl bir ilişkiler ağı, nasıl bir profesyonellik, nasıl bir denge gözetimi var? Nasıl götürüyorsunuz bunları? Bu kadar konuyu, olayı. Şimdi işte burada güçlü liderliğin önemi ortaya çıkıyor..
Haberle ilgili daha fazlası:#Hakan Fidan#Suriye#Gazze
Bu Haber Hurriyet.com.tr'den Alıntılanmıştır. Kaynak: Hürriyet - Haber, Son Dakika Haberler, Güncel Gazete Haberleri