Didem
Vip Üye
- Katılım
- 13 Ara 2020
- Mesajlar
- 2,603
- Tepkime puanı
- 12
- Puanları
- 30
İtibar:
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2025 08:19Beyza Alkoç’un aynı adlı eserinden uyarlanan “Karantina”, 10 Ocak’ta vizyona girdi. Filmin başrol oyuncuları Meltem Akçöl, Demirhan Demircioğlu, Taha Baran Özbek ve Onur Bay ile bir araya geldik. İlk kez bir sinema filminde rol alan genç oyuncular, heyecanlarını ve projenin detaylarını paylaştı.
Haberin Devamı◊ “Karantina” filmindeki “Mahşerin 4 atlısı” ile bir aradayız. Peki bu dörtlünün yolları nasıl kesişti? - Demirhan Demircioğlu: Kitabın yazarı Beyza Alkoç sayesinde bir araya geldik. Yazarı ve kitabı bilmiyorduk. Eseri 16 yaşında yazması, bu kadar büyük bir kitleye hitap etmiş olması, bunları kendine, hayal gücüne inandırması çok büyük bir başarıydı. Bizim için de çok büyük bir sorumluluktu bence. Böyle bir araya geldik.- Meltem Akçöl: Henüz “Karantina”nın film olacağı dahi belli değilken, kitabın okurları beni başka bir dizide görüp kitaptaki Zeynep Akay karakteri olarak seçmişti. Bu da çok büyük etkendi filmde yer almam için. Kitabın film olacağını öğrendiğimde direkt menajerimi arayıp “Film çekeceğiz” dedim. İş daha bana gelmemişti ve menajerim de şaşırdı. “Bu rol bana gelecek” dedim. Dediğim gibi oldu ve yapımcımız da “Eğer sen tamam demezsen bizim baktığımız başka Zeynep yok” dedi.Haberin DevamıBeyza’nın okurlarına ve seyircimize Zeynep Akay olma borcum vardı. O yüzden de bu işle anlaşmamak gibi bir seçeneğim yoktu. 2024 senesinde çok uzun süre özel bazı hastalıklarla boğuştum ve tam olarak bu sete çıktığımda o kadar iyileştirdi ki her şey beni. Her şeyi atlatıp kendi enerjime, ışıldadığım zamanlarıma geri döndüğüm bir iş oldu benim için. O yüzden çok özel bir yeri var.- Onur Bay: Film projesi geldiği zaman “Karantina” dünyasını ve Beyza Alkoç’u bilmiyordum. Bu tamamen benim ayıbımmış çünkü inanılmaz büyük bir dünyası varmış “Karantina”nın. İşin içine daha dahil olmadan görüşmeye gittiğim zaman nasıl bir dünyaya hitap ettiğimizi ve ne kadar büyük sorumluluk aldığımızı o zaman anladım. Bu biraz gerginlik oluştursa da sonrasından bu işin gerçekten keyfine bakmaya çalıştık hep beraber. Beyza, 16 yaşında bu hayali kurdu ve bizi bu hayaline ortak etti.- Taha Baran Özbek: Ben yönetmenimizle daha önce çalışmıştım. Oyunculuk tarzımı biliyordu. Beni göstermiş yapımcılarımıza. Onlar da görüşmek istediler. Gittiğimde ben de “Karantina”yı bilmiyordum ama öğrendiğimde çok beğendim.Üstüne senaristlerimiz ve yapım şirketimiz vizyonerliğiyle, sadece kitap kitlesine değil tüm yaş gruplarına hitap edebilecek A kalite bir iş ortaya çıkarmak istediklerini söyleyince çok etkilendim. Bunun üstüne ben de düşüncelerimi ve fikirlerimi anlattım. Konuşma tarzım, hareketlerim onlarda Mert karakterini uyandırmış.Haberin DevamıSİNEMA ÇOK BÜYÜK BİR KONFOR◊ Yazılı bir işi görsele çevirmek bir anlamda risk de taşıyor. Bu sizi tedirgin etti mi?- Meltem Akçöl: Evet hepimizi tedirgin etti.- Onur Bay: Hepimizin bence en büyük tereddüt ettiği nokta oydu. Okurların hafızasında hepimizin karakterleri canlanıyor ve bizden çok daha iyi o karakterleri biliyorlar. Doğal olarak biz de okurların kafasındaki karakterlere uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bir yandan kitabı senaryoya dönüştürmek, bir film yapmak her zaman kolay değil ve çok risk barındırıyor.Hem kitabın dışına çıkmadan hem de senaryo formatında sinema sahnesine taşımak çok zordu. Bunu güzel bir şekilde başardığımızı düşünüyorum.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Beyza 16 yaşındayken bütün karakterleri saç, göz rengine kadar betimlemiş. O dünyanın havasını bile anlatmış.Her sahnenin havası, rengi müziği bütün okuyucuların kafasında canlanıp bir de okuyucunun kendi duygusuyla birleştiğinde 110 milyon okuyucu varsa 110 milyon film çekilmiş demek oluyor aslında bu. İzlendiğinde bazılarının hayal ettiği gibi olmayabilir. Umarım çoğunluk sever.◊ Hepinizin ilk sinema filmi deneyimi. Onun heyecanı da ayrı olsa gerek...- Meltem Akçöl: Sinema çok büyük bir konfor. Dizi setleri dışarıdan görünen ışıltısının dışında içinde bulunduğunda gerçekten hem fiziksel hem mental olarak çok yorucu bir yer. Filmi 4 haftada çektik. Zaten gerginliği olmayan, krizi fırsata çevirebilen insanlarla çalıştık. Dizi setine tekrar döndüğümde bir afalladım.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Ekip olarak aslında o kadar sorumluluk aldık ki herkes daha çok işe odaklandı. Dizide haftalık bir şeyin yorumunu görüyorsun. Bu bir döngüye giriyor. Ama filmi yazın çektik, aradan uzun zaman geçti. O heyecan denilen kısım vizyondan bir süre önce başladı.- Taha Baran Özbek: Heyecandan ziyade korku oluştu. Çünkü Mert karakterini öyle bir yansıtmalıydım ki hem iyi bir performans sergilemeliydim hem kitaba uygun olmalıydı hem de bu bir sinema filmi. Dizilerdeki gibi yayarak çekebileceğimiz bir şey değil. En başlarda Beyza’ya ve yönetmenimize sürekli sorular sordum. Kitabı okumamın sonucunda da Mert karakterini benimsedim.- Onur Bay: Ben Taha’ya katılıyorum çünkü bir karakteri iyi oynamak sadece bu film özelinde çok yeterli değildi. Bu kitapla ve senaryoyla bir bütün olmak zorundaydı. Uyumlu hareket etmek gerekiyordu.Haberin DevamıKendimizden bir şeyler katarken sürekli Beyza’ya danıştık, yönetmenimiz Ahmet Topuz’a sorduk. Hepimiz işine, karakterine saygılı ve sorumlu bir şekilde çalıştık.BELALI TİPLERİ ÇEKERDİK◊ Okul yıllarında nasıl öğrencilerdiniz?- Meltem Akçöl: Ailem bana artık “Lütfen disipline gelmeyelim” diyordu. 6’ncı sınıftan lise 3’e kadar gerçekten haylaz küçük kız çocuğuydum. Çok yaramazdım. Hep de belalı tipleri çekerdim, sürekli başım belaya girerdi.- Demirhan Demircioğlu: Ben liseyi Ankara’da okudum. Birçok kavganın içinde bulundum ama hiçbiri benim yüzümden değildi. Birini tutayım, birini ayırayım derken hep yüzüme bir darbe aldım.- Taha Baran Özbek: Ben Kırklareli’nde okudum. Liselilerin birbirine sataşması sonucu polislerle başının belaya girmesi gibi durumları çok yaşadım. Filmde de bu tarz tedirginlikleri çok yaşıyoruz ve bu beni o yıllarıma götürdü.- Onur Bay: Ben bu konuda çok sıkıcı biriyim. Başımı belaya soktuğum bir durum yaşamadım.◊ Kariyerinizle ilgili hedefiniz nedir?- Taha Baran Özbek: Önemli bir rol yazıldığında “Bu rol Taha Baran Özbek tarafından oynanır” dedirtebilmek.- Onur Bay: Birçok hayalim var. Burada anlatmaktansa hayata geçirip ondan sonra sizinle tekrar sohbet ediyor olmak beni çok daha heyecanlandıran bir şey olur.- Meltem Akçöl: Ne zaman bir hedef koysam ona ulaştığımda daha büyüğünün hayalini kuruyorum. Kariyerim boyunca en çok istediğim şey hayal kurmaktan hiçbir zaman vazgeçmemek.- Demirhan Demircioğlu: Yaptığım her işte izleyenlere dokunabildiğim, her yaptığım işte birilerinin bir duygusuna hitap edebilmek isterim.EKRANDA GÖRDÜKLERİ KARAKTERİ SEVİYORLAR◊ Hepinizin ayrı ayrı fan kitleleri var. Böylesine tanınır olmak hayatınızda neleri değiştirdi?- Demirhan Demircioğlu: Dizide oynadığım karakterle ilgili insanlar kendi hayatından bir yorum yapıyor, o çok hoşuma gidiyor.- Onur Bay: Bence hepimizin isteyeceği şey yaptığımız işlerle, performanslarla ilgili bir dönüş almaktır. Ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar çok mutlu oluyorum. Tanınmak bizim iş için bazen zor olsa da bazen de işin çok güzel karşılık aldığımız tarafları olabiliyor. O yüzden ben mutluyum.- Meltem Akçöl: Benim daha geniş kitleye ulaştığım iş “Duy Beni” oldu. Onu da şanslıyım ki sektöre girdiğim ilk sene yaşadım. O kadar erken yaşta bunu görmüş ve sektörün bir getirisi olduğunu küçük yaşta öğrenmiş bulundum. Tanınmak tabii mutlu ediyor ama günün sonunda yaptığım iş ekranda. İnsanlar ekranda gördükleri karakteri seviyorlar, bunu unutmamamız gerekiyor.DİZİSİNİN ÇEKİLMESİNİ ÇOK İSTİYORUZ◊ Sizce seyirciler bu filmi neden izlesin?- Demirhan Demircioğlu: Böyle bir hikayeye bence çok fazla Türkiye’de cesaret edilmedi.Sinemanın pandemiden sonra değeri azaldı. Bu da hayal gücünü sağlıklı kullanılamaz hale getiriyor. Cool bir iş oldu.- Meltem Akçöl: Kaliteli bir iş oldu. Bana şunu düşündürdü “madem böyle çekilebiliyordu niye yapmıyoruz”.- Onur Bay: Ben bu işin çok dinamik bir iş olduğunu düşünüyorum. Biz enerjimiz de o dinamiği çok iyi etkiledi.- Taha Baran Özbek: Bu sadece gençlik işi değil, yol arkadaşlığının başlangıcını anlatan ilk film aslında. 5 kitaptan oluşan, liseden yetişkinliğe uzanan bir hikaye anlatılıyor. Biz de hikayenin ilk bölümünü çektik. Devamını da çekmeyi diliyorum.◊ Fragmanı ilk izlediğimde “dizisi de çekilebilirmiş” hissi uyandırdı bende bu proje. Var mı öyle bir plan? - Demirhan Demircioğlu: Biz de çekerken onu düşündük.- Taha Baran Özbek: Çok istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:#Beyza Alkoç#Karantina#Meltem Akçöl
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2025 08:19Beyza Alkoç’un aynı adlı eserinden uyarlanan “Karantina”, 10 Ocak’ta vizyona girdi. Filmin başrol oyuncuları Meltem Akçöl, Demirhan Demircioğlu, Taha Baran Özbek ve Onur Bay ile bir araya geldik. İlk kez bir sinema filminde rol alan genç oyuncular, heyecanlarını ve projenin detaylarını paylaştı.
Haberin Devamı◊ “Karantina” filmindeki “Mahşerin 4 atlısı” ile bir aradayız. Peki bu dörtlünün yolları nasıl kesişti? - Demirhan Demircioğlu: Kitabın yazarı Beyza Alkoç sayesinde bir araya geldik. Yazarı ve kitabı bilmiyorduk. Eseri 16 yaşında yazması, bu kadar büyük bir kitleye hitap etmiş olması, bunları kendine, hayal gücüne inandırması çok büyük bir başarıydı. Bizim için de çok büyük bir sorumluluktu bence. Böyle bir araya geldik.- Meltem Akçöl: Henüz “Karantina”nın film olacağı dahi belli değilken, kitabın okurları beni başka bir dizide görüp kitaptaki Zeynep Akay karakteri olarak seçmişti. Bu da çok büyük etkendi filmde yer almam için. Kitabın film olacağını öğrendiğimde direkt menajerimi arayıp “Film çekeceğiz” dedim. İş daha bana gelmemişti ve menajerim de şaşırdı. “Bu rol bana gelecek” dedim. Dediğim gibi oldu ve yapımcımız da “Eğer sen tamam demezsen bizim baktığımız başka Zeynep yok” dedi.Haberin DevamıBeyza’nın okurlarına ve seyircimize Zeynep Akay olma borcum vardı. O yüzden de bu işle anlaşmamak gibi bir seçeneğim yoktu. 2024 senesinde çok uzun süre özel bazı hastalıklarla boğuştum ve tam olarak bu sete çıktığımda o kadar iyileştirdi ki her şey beni. Her şeyi atlatıp kendi enerjime, ışıldadığım zamanlarıma geri döndüğüm bir iş oldu benim için. O yüzden çok özel bir yeri var.- Onur Bay: Film projesi geldiği zaman “Karantina” dünyasını ve Beyza Alkoç’u bilmiyordum. Bu tamamen benim ayıbımmış çünkü inanılmaz büyük bir dünyası varmış “Karantina”nın. İşin içine daha dahil olmadan görüşmeye gittiğim zaman nasıl bir dünyaya hitap ettiğimizi ve ne kadar büyük sorumluluk aldığımızı o zaman anladım. Bu biraz gerginlik oluştursa da sonrasından bu işin gerçekten keyfine bakmaya çalıştık hep beraber. Beyza, 16 yaşında bu hayali kurdu ve bizi bu hayaline ortak etti.- Taha Baran Özbek: Ben yönetmenimizle daha önce çalışmıştım. Oyunculuk tarzımı biliyordu. Beni göstermiş yapımcılarımıza. Onlar da görüşmek istediler. Gittiğimde ben de “Karantina”yı bilmiyordum ama öğrendiğimde çok beğendim.Üstüne senaristlerimiz ve yapım şirketimiz vizyonerliğiyle, sadece kitap kitlesine değil tüm yaş gruplarına hitap edebilecek A kalite bir iş ortaya çıkarmak istediklerini söyleyince çok etkilendim. Bunun üstüne ben de düşüncelerimi ve fikirlerimi anlattım. Konuşma tarzım, hareketlerim onlarda Mert karakterini uyandırmış.Haberin DevamıSİNEMA ÇOK BÜYÜK BİR KONFOR◊ Yazılı bir işi görsele çevirmek bir anlamda risk de taşıyor. Bu sizi tedirgin etti mi?- Meltem Akçöl: Evet hepimizi tedirgin etti.- Onur Bay: Hepimizin bence en büyük tereddüt ettiği nokta oydu. Okurların hafızasında hepimizin karakterleri canlanıyor ve bizden çok daha iyi o karakterleri biliyorlar. Doğal olarak biz de okurların kafasındaki karakterlere uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bir yandan kitabı senaryoya dönüştürmek, bir film yapmak her zaman kolay değil ve çok risk barındırıyor.Hem kitabın dışına çıkmadan hem de senaryo formatında sinema sahnesine taşımak çok zordu. Bunu güzel bir şekilde başardığımızı düşünüyorum.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Beyza 16 yaşındayken bütün karakterleri saç, göz rengine kadar betimlemiş. O dünyanın havasını bile anlatmış.Her sahnenin havası, rengi müziği bütün okuyucuların kafasında canlanıp bir de okuyucunun kendi duygusuyla birleştiğinde 110 milyon okuyucu varsa 110 milyon film çekilmiş demek oluyor aslında bu. İzlendiğinde bazılarının hayal ettiği gibi olmayabilir. Umarım çoğunluk sever.◊ Hepinizin ilk sinema filmi deneyimi. Onun heyecanı da ayrı olsa gerek...- Meltem Akçöl: Sinema çok büyük bir konfor. Dizi setleri dışarıdan görünen ışıltısının dışında içinde bulunduğunda gerçekten hem fiziksel hem mental olarak çok yorucu bir yer. Filmi 4 haftada çektik. Zaten gerginliği olmayan, krizi fırsata çevirebilen insanlarla çalıştık. Dizi setine tekrar döndüğümde bir afalladım.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Ekip olarak aslında o kadar sorumluluk aldık ki herkes daha çok işe odaklandı. Dizide haftalık bir şeyin yorumunu görüyorsun. Bu bir döngüye giriyor. Ama filmi yazın çektik, aradan uzun zaman geçti. O heyecan denilen kısım vizyondan bir süre önce başladı.- Taha Baran Özbek: Heyecandan ziyade korku oluştu. Çünkü Mert karakterini öyle bir yansıtmalıydım ki hem iyi bir performans sergilemeliydim hem kitaba uygun olmalıydı hem de bu bir sinema filmi. Dizilerdeki gibi yayarak çekebileceğimiz bir şey değil. En başlarda Beyza’ya ve yönetmenimize sürekli sorular sordum. Kitabı okumamın sonucunda da Mert karakterini benimsedim.- Onur Bay: Ben Taha’ya katılıyorum çünkü bir karakteri iyi oynamak sadece bu film özelinde çok yeterli değildi. Bu kitapla ve senaryoyla bir bütün olmak zorundaydı. Uyumlu hareket etmek gerekiyordu.Haberin DevamıKendimizden bir şeyler katarken sürekli Beyza’ya danıştık, yönetmenimiz Ahmet Topuz’a sorduk. Hepimiz işine, karakterine saygılı ve sorumlu bir şekilde çalıştık.BELALI TİPLERİ ÇEKERDİK◊ Okul yıllarında nasıl öğrencilerdiniz?- Meltem Akçöl: Ailem bana artık “Lütfen disipline gelmeyelim” diyordu. 6’ncı sınıftan lise 3’e kadar gerçekten haylaz küçük kız çocuğuydum. Çok yaramazdım. Hep de belalı tipleri çekerdim, sürekli başım belaya girerdi.- Demirhan Demircioğlu: Ben liseyi Ankara’da okudum. Birçok kavganın içinde bulundum ama hiçbiri benim yüzümden değildi. Birini tutayım, birini ayırayım derken hep yüzüme bir darbe aldım.- Taha Baran Özbek: Ben Kırklareli’nde okudum. Liselilerin birbirine sataşması sonucu polislerle başının belaya girmesi gibi durumları çok yaşadım. Filmde de bu tarz tedirginlikleri çok yaşıyoruz ve bu beni o yıllarıma götürdü.- Onur Bay: Ben bu konuda çok sıkıcı biriyim. Başımı belaya soktuğum bir durum yaşamadım.◊ Kariyerinizle ilgili hedefiniz nedir?- Taha Baran Özbek: Önemli bir rol yazıldığında “Bu rol Taha Baran Özbek tarafından oynanır” dedirtebilmek.- Onur Bay: Birçok hayalim var. Burada anlatmaktansa hayata geçirip ondan sonra sizinle tekrar sohbet ediyor olmak beni çok daha heyecanlandıran bir şey olur.- Meltem Akçöl: Ne zaman bir hedef koysam ona ulaştığımda daha büyüğünün hayalini kuruyorum. Kariyerim boyunca en çok istediğim şey hayal kurmaktan hiçbir zaman vazgeçmemek.- Demirhan Demircioğlu: Yaptığım her işte izleyenlere dokunabildiğim, her yaptığım işte birilerinin bir duygusuna hitap edebilmek isterim.EKRANDA GÖRDÜKLERİ KARAKTERİ SEVİYORLAR◊ Hepinizin ayrı ayrı fan kitleleri var. Böylesine tanınır olmak hayatınızda neleri değiştirdi?- Demirhan Demircioğlu: Dizide oynadığım karakterle ilgili insanlar kendi hayatından bir yorum yapıyor, o çok hoşuma gidiyor.- Onur Bay: Bence hepimizin isteyeceği şey yaptığımız işlerle, performanslarla ilgili bir dönüş almaktır. Ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar çok mutlu oluyorum. Tanınmak bizim iş için bazen zor olsa da bazen de işin çok güzel karşılık aldığımız tarafları olabiliyor. O yüzden ben mutluyum.- Meltem Akçöl: Benim daha geniş kitleye ulaştığım iş “Duy Beni” oldu. Onu da şanslıyım ki sektöre girdiğim ilk sene yaşadım. O kadar erken yaşta bunu görmüş ve sektörün bir getirisi olduğunu küçük yaşta öğrenmiş bulundum. Tanınmak tabii mutlu ediyor ama günün sonunda yaptığım iş ekranda. İnsanlar ekranda gördükleri karakteri seviyorlar, bunu unutmamamız gerekiyor.DİZİSİNİN ÇEKİLMESİNİ ÇOK İSTİYORUZ◊ Sizce seyirciler bu filmi neden izlesin?- Demirhan Demircioğlu: Böyle bir hikayeye bence çok fazla Türkiye’de cesaret edilmedi.Sinemanın pandemiden sonra değeri azaldı. Bu da hayal gücünü sağlıklı kullanılamaz hale getiriyor. Cool bir iş oldu.- Meltem Akçöl: Kaliteli bir iş oldu. Bana şunu düşündürdü “madem böyle çekilebiliyordu niye yapmıyoruz”.- Onur Bay: Ben bu işin çok dinamik bir iş olduğunu düşünüyorum. Biz enerjimiz de o dinamiği çok iyi etkiledi.- Taha Baran Özbek: Bu sadece gençlik işi değil, yol arkadaşlığının başlangıcını anlatan ilk film aslında. 5 kitaptan oluşan, liseden yetişkinliğe uzanan bir hikaye anlatılıyor. Biz de hikayenin ilk bölümünü çektik. Devamını da çekmeyi diliyorum.◊ Fragmanı ilk izlediğimde “dizisi de çekilebilirmiş” hissi uyandırdı bende bu proje. Var mı öyle bir plan? - Demirhan Demircioğlu: Biz de çekerken onu düşündük.- Taha Baran Özbek: Çok istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:#Beyza Alkoç#Karantina#Meltem Akçöl
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2025 08:19Beyza Alkoç’un aynı adlı eserinden uyarlanan “Karantina”, 10 Ocak’ta vizyona girdi. Filmin başrol oyuncuları Meltem Akçöl, Demirhan Demircioğlu, Taha Baran Özbek ve Onur Bay ile bir araya geldik. İlk kez bir sinema filminde rol alan genç oyuncular, heyecanlarını ve projenin detaylarını paylaştı.
Haberin Devamı◊ “Karantina” filmindeki “Mahşerin 4 atlısı” ile bir aradayız. Peki bu dörtlünün yolları nasıl kesişti? - Demirhan Demircioğlu: Kitabın yazarı Beyza Alkoç sayesinde bir araya geldik. Yazarı ve kitabı bilmiyorduk. Eseri 16 yaşında yazması, bu kadar büyük bir kitleye hitap etmiş olması, bunları kendine, hayal gücüne inandırması çok büyük bir başarıydı. Bizim için de çok büyük bir sorumluluktu bence. Böyle bir araya geldik.- Meltem Akçöl: Henüz “Karantina”nın film olacağı dahi belli değilken, kitabın okurları beni başka bir dizide görüp kitaptaki Zeynep Akay karakteri olarak seçmişti. Bu da çok büyük etkendi filmde yer almam için. Kitabın film olacağını öğrendiğimde direkt menajerimi arayıp “Film çekeceğiz” dedim. İş daha bana gelmemişti ve menajerim de şaşırdı. “Bu rol bana gelecek” dedim. Dediğim gibi oldu ve yapımcımız da “Eğer sen tamam demezsen bizim baktığımız başka Zeynep yok” dedi.Haberin DevamıBeyza’nın okurlarına ve seyircimize Zeynep Akay olma borcum vardı. O yüzden de bu işle anlaşmamak gibi bir seçeneğim yoktu. 2024 senesinde çok uzun süre özel bazı hastalıklarla boğuştum ve tam olarak bu sete çıktığımda o kadar iyileştirdi ki her şey beni. Her şeyi atlatıp kendi enerjime, ışıldadığım zamanlarıma geri döndüğüm bir iş oldu benim için. O yüzden çok özel bir yeri var.- Onur Bay: Film projesi geldiği zaman “Karantina” dünyasını ve Beyza Alkoç’u bilmiyordum. Bu tamamen benim ayıbımmış çünkü inanılmaz büyük bir dünyası varmış “Karantina”nın. İşin içine daha dahil olmadan görüşmeye gittiğim zaman nasıl bir dünyaya hitap ettiğimizi ve ne kadar büyük sorumluluk aldığımızı o zaman anladım. Bu biraz gerginlik oluştursa da sonrasından bu işin gerçekten keyfine bakmaya çalıştık hep beraber. Beyza, 16 yaşında bu hayali kurdu ve bizi bu hayaline ortak etti.- Taha Baran Özbek: Ben yönetmenimizle daha önce çalışmıştım. Oyunculuk tarzımı biliyordu. Beni göstermiş yapımcılarımıza. Onlar da görüşmek istediler. Gittiğimde ben de “Karantina”yı bilmiyordum ama öğrendiğimde çok beğendim.Üstüne senaristlerimiz ve yapım şirketimiz vizyonerliğiyle, sadece kitap kitlesine değil tüm yaş gruplarına hitap edebilecek A kalite bir iş ortaya çıkarmak istediklerini söyleyince çok etkilendim. Bunun üstüne ben de düşüncelerimi ve fikirlerimi anlattım. Konuşma tarzım, hareketlerim onlarda Mert karakterini uyandırmış.Haberin DevamıSİNEMA ÇOK BÜYÜK BİR KONFOR◊ Yazılı bir işi görsele çevirmek bir anlamda risk de taşıyor. Bu sizi tedirgin etti mi?- Meltem Akçöl: Evet hepimizi tedirgin etti.- Onur Bay: Hepimizin bence en büyük tereddüt ettiği nokta oydu. Okurların hafızasında hepimizin karakterleri canlanıyor ve bizden çok daha iyi o karakterleri biliyorlar. Doğal olarak biz de okurların kafasındaki karakterlere uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bir yandan kitabı senaryoya dönüştürmek, bir film yapmak her zaman kolay değil ve çok risk barındırıyor.Hem kitabın dışına çıkmadan hem de senaryo formatında sinema sahnesine taşımak çok zordu. Bunu güzel bir şekilde başardığımızı düşünüyorum.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Beyza 16 yaşındayken bütün karakterleri saç, göz rengine kadar betimlemiş. O dünyanın havasını bile anlatmış.Her sahnenin havası, rengi müziği bütün okuyucuların kafasında canlanıp bir de okuyucunun kendi duygusuyla birleştiğinde 110 milyon okuyucu varsa 110 milyon film çekilmiş demek oluyor aslında bu. İzlendiğinde bazılarının hayal ettiği gibi olmayabilir. Umarım çoğunluk sever.◊ Hepinizin ilk sinema filmi deneyimi. Onun heyecanı da ayrı olsa gerek...- Meltem Akçöl: Sinema çok büyük bir konfor. Dizi setleri dışarıdan görünen ışıltısının dışında içinde bulunduğunda gerçekten hem fiziksel hem mental olarak çok yorucu bir yer. Filmi 4 haftada çektik. Zaten gerginliği olmayan, krizi fırsata çevirebilen insanlarla çalıştık. Dizi setine tekrar döndüğümde bir afalladım.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Ekip olarak aslında o kadar sorumluluk aldık ki herkes daha çok işe odaklandı. Dizide haftalık bir şeyin yorumunu görüyorsun. Bu bir döngüye giriyor. Ama filmi yazın çektik, aradan uzun zaman geçti. O heyecan denilen kısım vizyondan bir süre önce başladı.- Taha Baran Özbek: Heyecandan ziyade korku oluştu. Çünkü Mert karakterini öyle bir yansıtmalıydım ki hem iyi bir performans sergilemeliydim hem kitaba uygun olmalıydı hem de bu bir sinema filmi. Dizilerdeki gibi yayarak çekebileceğimiz bir şey değil. En başlarda Beyza’ya ve yönetmenimize sürekli sorular sordum. Kitabı okumamın sonucunda da Mert karakterini benimsedim.- Onur Bay: Ben Taha’ya katılıyorum çünkü bir karakteri iyi oynamak sadece bu film özelinde çok yeterli değildi. Bu kitapla ve senaryoyla bir bütün olmak zorundaydı. Uyumlu hareket etmek gerekiyordu.Haberin DevamıKendimizden bir şeyler katarken sürekli Beyza’ya danıştık, yönetmenimiz Ahmet Topuz’a sorduk. Hepimiz işine, karakterine saygılı ve sorumlu bir şekilde çalıştık.BELALI TİPLERİ ÇEKERDİK◊ Okul yıllarında nasıl öğrencilerdiniz?- Meltem Akçöl: Ailem bana artık “Lütfen disipline gelmeyelim” diyordu. 6’ncı sınıftan lise 3’e kadar gerçekten haylaz küçük kız çocuğuydum. Çok yaramazdım. Hep de belalı tipleri çekerdim, sürekli başım belaya girerdi.- Demirhan Demircioğlu: Ben liseyi Ankara’da okudum. Birçok kavganın içinde bulundum ama hiçbiri benim yüzümden değildi. Birini tutayım, birini ayırayım derken hep yüzüme bir darbe aldım.- Taha Baran Özbek: Ben Kırklareli’nde okudum. Liselilerin birbirine sataşması sonucu polislerle başının belaya girmesi gibi durumları çok yaşadım. Filmde de bu tarz tedirginlikleri çok yaşıyoruz ve bu beni o yıllarıma götürdü.- Onur Bay: Ben bu konuda çok sıkıcı biriyim. Başımı belaya soktuğum bir durum yaşamadım.◊ Kariyerinizle ilgili hedefiniz nedir?- Taha Baran Özbek: Önemli bir rol yazıldığında “Bu rol Taha Baran Özbek tarafından oynanır” dedirtebilmek.- Onur Bay: Birçok hayalim var. Burada anlatmaktansa hayata geçirip ondan sonra sizinle tekrar sohbet ediyor olmak beni çok daha heyecanlandıran bir şey olur.- Meltem Akçöl: Ne zaman bir hedef koysam ona ulaştığımda daha büyüğünün hayalini kuruyorum. Kariyerim boyunca en çok istediğim şey hayal kurmaktan hiçbir zaman vazgeçmemek.- Demirhan Demircioğlu: Yaptığım her işte izleyenlere dokunabildiğim, her yaptığım işte birilerinin bir duygusuna hitap edebilmek isterim.EKRANDA GÖRDÜKLERİ KARAKTERİ SEVİYORLAR◊ Hepinizin ayrı ayrı fan kitleleri var. Böylesine tanınır olmak hayatınızda neleri değiştirdi?- Demirhan Demircioğlu: Dizide oynadığım karakterle ilgili insanlar kendi hayatından bir yorum yapıyor, o çok hoşuma gidiyor.- Onur Bay: Bence hepimizin isteyeceği şey yaptığımız işlerle, performanslarla ilgili bir dönüş almaktır. Ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar çok mutlu oluyorum. Tanınmak bizim iş için bazen zor olsa da bazen de işin çok güzel karşılık aldığımız tarafları olabiliyor. O yüzden ben mutluyum.- Meltem Akçöl: Benim daha geniş kitleye ulaştığım iş “Duy Beni” oldu. Onu da şanslıyım ki sektöre girdiğim ilk sene yaşadım. O kadar erken yaşta bunu görmüş ve sektörün bir getirisi olduğunu küçük yaşta öğrenmiş bulundum. Tanınmak tabii mutlu ediyor ama günün sonunda yaptığım iş ekranda. İnsanlar ekranda gördükleri karakteri seviyorlar, bunu unutmamamız gerekiyor.DİZİSİNİN ÇEKİLMESİNİ ÇOK İSTİYORUZ◊ Sizce seyirciler bu filmi neden izlesin?- Demirhan Demircioğlu: Böyle bir hikayeye bence çok fazla Türkiye’de cesaret edilmedi.Sinemanın pandemiden sonra değeri azaldı. Bu da hayal gücünü sağlıklı kullanılamaz hale getiriyor. Cool bir iş oldu.- Meltem Akçöl: Kaliteli bir iş oldu. Bana şunu düşündürdü “madem böyle çekilebiliyordu niye yapmıyoruz”.- Onur Bay: Ben bu işin çok dinamik bir iş olduğunu düşünüyorum. Biz enerjimiz de o dinamiği çok iyi etkiledi.- Taha Baran Özbek: Bu sadece gençlik işi değil, yol arkadaşlığının başlangıcını anlatan ilk film aslında. 5 kitaptan oluşan, liseden yetişkinliğe uzanan bir hikaye anlatılıyor. Biz de hikayenin ilk bölümünü çektik. Devamını da çekmeyi diliyorum.◊ Fragmanı ilk izlediğimde “dizisi de çekilebilirmiş” hissi uyandırdı bende bu proje. Var mı öyle bir plan? - Demirhan Demircioğlu: Biz de çekerken onu düşündük.- Taha Baran Özbek: Çok istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:#Beyza Alkoç#Karantina#Meltem Akçöl
Haberin Devamı◊ “Karantina” filmindeki “Mahşerin 4 atlısı” ile bir aradayız. Peki bu dörtlünün yolları nasıl kesişti? - Demirhan Demircioğlu: Kitabın yazarı Beyza Alkoç sayesinde bir araya geldik. Yazarı ve kitabı bilmiyorduk. Eseri 16 yaşında yazması, bu kadar büyük bir kitleye hitap etmiş olması, bunları kendine, hayal gücüne inandırması çok büyük bir başarıydı. Bizim için de çok büyük bir sorumluluktu bence. Böyle bir araya geldik.- Meltem Akçöl: Henüz “Karantina”nın film olacağı dahi belli değilken, kitabın okurları beni başka bir dizide görüp kitaptaki Zeynep Akay karakteri olarak seçmişti. Bu da çok büyük etkendi filmde yer almam için. Kitabın film olacağını öğrendiğimde direkt menajerimi arayıp “Film çekeceğiz” dedim. İş daha bana gelmemişti ve menajerim de şaşırdı. “Bu rol bana gelecek” dedim. Dediğim gibi oldu ve yapımcımız da “Eğer sen tamam demezsen bizim baktığımız başka Zeynep yok” dedi.Haberin DevamıBeyza’nın okurlarına ve seyircimize Zeynep Akay olma borcum vardı. O yüzden de bu işle anlaşmamak gibi bir seçeneğim yoktu. 2024 senesinde çok uzun süre özel bazı hastalıklarla boğuştum ve tam olarak bu sete çıktığımda o kadar iyileştirdi ki her şey beni. Her şeyi atlatıp kendi enerjime, ışıldadığım zamanlarıma geri döndüğüm bir iş oldu benim için. O yüzden çok özel bir yeri var.- Onur Bay: Film projesi geldiği zaman “Karantina” dünyasını ve Beyza Alkoç’u bilmiyordum. Bu tamamen benim ayıbımmış çünkü inanılmaz büyük bir dünyası varmış “Karantina”nın. İşin içine daha dahil olmadan görüşmeye gittiğim zaman nasıl bir dünyaya hitap ettiğimizi ve ne kadar büyük sorumluluk aldığımızı o zaman anladım. Bu biraz gerginlik oluştursa da sonrasından bu işin gerçekten keyfine bakmaya çalıştık hep beraber. Beyza, 16 yaşında bu hayali kurdu ve bizi bu hayaline ortak etti.- Taha Baran Özbek: Ben yönetmenimizle daha önce çalışmıştım. Oyunculuk tarzımı biliyordu. Beni göstermiş yapımcılarımıza. Onlar da görüşmek istediler. Gittiğimde ben de “Karantina”yı bilmiyordum ama öğrendiğimde çok beğendim.Üstüne senaristlerimiz ve yapım şirketimiz vizyonerliğiyle, sadece kitap kitlesine değil tüm yaş gruplarına hitap edebilecek A kalite bir iş ortaya çıkarmak istediklerini söyleyince çok etkilendim. Bunun üstüne ben de düşüncelerimi ve fikirlerimi anlattım. Konuşma tarzım, hareketlerim onlarda Mert karakterini uyandırmış.Haberin DevamıSİNEMA ÇOK BÜYÜK BİR KONFOR◊ Yazılı bir işi görsele çevirmek bir anlamda risk de taşıyor. Bu sizi tedirgin etti mi?- Meltem Akçöl: Evet hepimizi tedirgin etti.- Onur Bay: Hepimizin bence en büyük tereddüt ettiği nokta oydu. Okurların hafızasında hepimizin karakterleri canlanıyor ve bizden çok daha iyi o karakterleri biliyorlar. Doğal olarak biz de okurların kafasındaki karakterlere uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bir yandan kitabı senaryoya dönüştürmek, bir film yapmak her zaman kolay değil ve çok risk barındırıyor.Hem kitabın dışına çıkmadan hem de senaryo formatında sinema sahnesine taşımak çok zordu. Bunu güzel bir şekilde başardığımızı düşünüyorum.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Beyza 16 yaşındayken bütün karakterleri saç, göz rengine kadar betimlemiş. O dünyanın havasını bile anlatmış.Her sahnenin havası, rengi müziği bütün okuyucuların kafasında canlanıp bir de okuyucunun kendi duygusuyla birleştiğinde 110 milyon okuyucu varsa 110 milyon film çekilmiş demek oluyor aslında bu. İzlendiğinde bazılarının hayal ettiği gibi olmayabilir. Umarım çoğunluk sever.◊ Hepinizin ilk sinema filmi deneyimi. Onun heyecanı da ayrı olsa gerek...- Meltem Akçöl: Sinema çok büyük bir konfor. Dizi setleri dışarıdan görünen ışıltısının dışında içinde bulunduğunda gerçekten hem fiziksel hem mental olarak çok yorucu bir yer. Filmi 4 haftada çektik. Zaten gerginliği olmayan, krizi fırsata çevirebilen insanlarla çalıştık. Dizi setine tekrar döndüğümde bir afalladım.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Ekip olarak aslında o kadar sorumluluk aldık ki herkes daha çok işe odaklandı. Dizide haftalık bir şeyin yorumunu görüyorsun. Bu bir döngüye giriyor. Ama filmi yazın çektik, aradan uzun zaman geçti. O heyecan denilen kısım vizyondan bir süre önce başladı.- Taha Baran Özbek: Heyecandan ziyade korku oluştu. Çünkü Mert karakterini öyle bir yansıtmalıydım ki hem iyi bir performans sergilemeliydim hem kitaba uygun olmalıydı hem de bu bir sinema filmi. Dizilerdeki gibi yayarak çekebileceğimiz bir şey değil. En başlarda Beyza’ya ve yönetmenimize sürekli sorular sordum. Kitabı okumamın sonucunda da Mert karakterini benimsedim.- Onur Bay: Ben Taha’ya katılıyorum çünkü bir karakteri iyi oynamak sadece bu film özelinde çok yeterli değildi. Bu kitapla ve senaryoyla bir bütün olmak zorundaydı. Uyumlu hareket etmek gerekiyordu.Haberin DevamıKendimizden bir şeyler katarken sürekli Beyza’ya danıştık, yönetmenimiz Ahmet Topuz’a sorduk. Hepimiz işine, karakterine saygılı ve sorumlu bir şekilde çalıştık.BELALI TİPLERİ ÇEKERDİK◊ Okul yıllarında nasıl öğrencilerdiniz?- Meltem Akçöl: Ailem bana artık “Lütfen disipline gelmeyelim” diyordu. 6’ncı sınıftan lise 3’e kadar gerçekten haylaz küçük kız çocuğuydum. Çok yaramazdım. Hep de belalı tipleri çekerdim, sürekli başım belaya girerdi.- Demirhan Demircioğlu: Ben liseyi Ankara’da okudum. Birçok kavganın içinde bulundum ama hiçbiri benim yüzümden değildi. Birini tutayım, birini ayırayım derken hep yüzüme bir darbe aldım.- Taha Baran Özbek: Ben Kırklareli’nde okudum. Liselilerin birbirine sataşması sonucu polislerle başının belaya girmesi gibi durumları çok yaşadım. Filmde de bu tarz tedirginlikleri çok yaşıyoruz ve bu beni o yıllarıma götürdü.- Onur Bay: Ben bu konuda çok sıkıcı biriyim. Başımı belaya soktuğum bir durum yaşamadım.◊ Kariyerinizle ilgili hedefiniz nedir?- Taha Baran Özbek: Önemli bir rol yazıldığında “Bu rol Taha Baran Özbek tarafından oynanır” dedirtebilmek.- Onur Bay: Birçok hayalim var. Burada anlatmaktansa hayata geçirip ondan sonra sizinle tekrar sohbet ediyor olmak beni çok daha heyecanlandıran bir şey olur.- Meltem Akçöl: Ne zaman bir hedef koysam ona ulaştığımda daha büyüğünün hayalini kuruyorum. Kariyerim boyunca en çok istediğim şey hayal kurmaktan hiçbir zaman vazgeçmemek.- Demirhan Demircioğlu: Yaptığım her işte izleyenlere dokunabildiğim, her yaptığım işte birilerinin bir duygusuna hitap edebilmek isterim.EKRANDA GÖRDÜKLERİ KARAKTERİ SEVİYORLAR◊ Hepinizin ayrı ayrı fan kitleleri var. Böylesine tanınır olmak hayatınızda neleri değiştirdi?- Demirhan Demircioğlu: Dizide oynadığım karakterle ilgili insanlar kendi hayatından bir yorum yapıyor, o çok hoşuma gidiyor.- Onur Bay: Bence hepimizin isteyeceği şey yaptığımız işlerle, performanslarla ilgili bir dönüş almaktır. Ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar çok mutlu oluyorum. Tanınmak bizim iş için bazen zor olsa da bazen de işin çok güzel karşılık aldığımız tarafları olabiliyor. O yüzden ben mutluyum.- Meltem Akçöl: Benim daha geniş kitleye ulaştığım iş “Duy Beni” oldu. Onu da şanslıyım ki sektöre girdiğim ilk sene yaşadım. O kadar erken yaşta bunu görmüş ve sektörün bir getirisi olduğunu küçük yaşta öğrenmiş bulundum. Tanınmak tabii mutlu ediyor ama günün sonunda yaptığım iş ekranda. İnsanlar ekranda gördükleri karakteri seviyorlar, bunu unutmamamız gerekiyor.DİZİSİNİN ÇEKİLMESİNİ ÇOK İSTİYORUZ◊ Sizce seyirciler bu filmi neden izlesin?- Demirhan Demircioğlu: Böyle bir hikayeye bence çok fazla Türkiye’de cesaret edilmedi.Sinemanın pandemiden sonra değeri azaldı. Bu da hayal gücünü sağlıklı kullanılamaz hale getiriyor. Cool bir iş oldu.- Meltem Akçöl: Kaliteli bir iş oldu. Bana şunu düşündürdü “madem böyle çekilebiliyordu niye yapmıyoruz”.- Onur Bay: Ben bu işin çok dinamik bir iş olduğunu düşünüyorum. Biz enerjimiz de o dinamiği çok iyi etkiledi.- Taha Baran Özbek: Bu sadece gençlik işi değil, yol arkadaşlığının başlangıcını anlatan ilk film aslında. 5 kitaptan oluşan, liseden yetişkinliğe uzanan bir hikaye anlatılıyor. Biz de hikayenin ilk bölümünü çektik. Devamını da çekmeyi diliyorum.◊ Fragmanı ilk izlediğimde “dizisi de çekilebilirmiş” hissi uyandırdı bende bu proje. Var mı öyle bir plan? - Demirhan Demircioğlu: Biz de çekerken onu düşündük.- Taha Baran Özbek: Çok istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:#Beyza Alkoç#Karantina#Meltem Akçöl

Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2025 08:19Beyza Alkoç’un aynı adlı eserinden uyarlanan “Karantina”, 10 Ocak’ta vizyona girdi. Filmin başrol oyuncuları Meltem Akçöl, Demirhan Demircioğlu, Taha Baran Özbek ve Onur Bay ile bir araya geldik. İlk kez bir sinema filminde rol alan genç oyuncular, heyecanlarını ve projenin detaylarını paylaştı.
Haberin Devamı◊ “Karantina” filmindeki “Mahşerin 4 atlısı” ile bir aradayız. Peki bu dörtlünün yolları nasıl kesişti? - Demirhan Demircioğlu: Kitabın yazarı Beyza Alkoç sayesinde bir araya geldik. Yazarı ve kitabı bilmiyorduk. Eseri 16 yaşında yazması, bu kadar büyük bir kitleye hitap etmiş olması, bunları kendine, hayal gücüne inandırması çok büyük bir başarıydı. Bizim için de çok büyük bir sorumluluktu bence. Böyle bir araya geldik.- Meltem Akçöl: Henüz “Karantina”nın film olacağı dahi belli değilken, kitabın okurları beni başka bir dizide görüp kitaptaki Zeynep Akay karakteri olarak seçmişti. Bu da çok büyük etkendi filmde yer almam için. Kitabın film olacağını öğrendiğimde direkt menajerimi arayıp “Film çekeceğiz” dedim. İş daha bana gelmemişti ve menajerim de şaşırdı. “Bu rol bana gelecek” dedim. Dediğim gibi oldu ve yapımcımız da “Eğer sen tamam demezsen bizim baktığımız başka Zeynep yok” dedi.Haberin DevamıBeyza’nın okurlarına ve seyircimize Zeynep Akay olma borcum vardı. O yüzden de bu işle anlaşmamak gibi bir seçeneğim yoktu. 2024 senesinde çok uzun süre özel bazı hastalıklarla boğuştum ve tam olarak bu sete çıktığımda o kadar iyileştirdi ki her şey beni. Her şeyi atlatıp kendi enerjime, ışıldadığım zamanlarıma geri döndüğüm bir iş oldu benim için. O yüzden çok özel bir yeri var.- Onur Bay: Film projesi geldiği zaman “Karantina” dünyasını ve Beyza Alkoç’u bilmiyordum. Bu tamamen benim ayıbımmış çünkü inanılmaz büyük bir dünyası varmış “Karantina”nın. İşin içine daha dahil olmadan görüşmeye gittiğim zaman nasıl bir dünyaya hitap ettiğimizi ve ne kadar büyük sorumluluk aldığımızı o zaman anladım. Bu biraz gerginlik oluştursa da sonrasından bu işin gerçekten keyfine bakmaya çalıştık hep beraber. Beyza, 16 yaşında bu hayali kurdu ve bizi bu hayaline ortak etti.- Taha Baran Özbek: Ben yönetmenimizle daha önce çalışmıştım. Oyunculuk tarzımı biliyordu. Beni göstermiş yapımcılarımıza. Onlar da görüşmek istediler. Gittiğimde ben de “Karantina”yı bilmiyordum ama öğrendiğimde çok beğendim.Üstüne senaristlerimiz ve yapım şirketimiz vizyonerliğiyle, sadece kitap kitlesine değil tüm yaş gruplarına hitap edebilecek A kalite bir iş ortaya çıkarmak istediklerini söyleyince çok etkilendim. Bunun üstüne ben de düşüncelerimi ve fikirlerimi anlattım. Konuşma tarzım, hareketlerim onlarda Mert karakterini uyandırmış.Haberin DevamıSİNEMA ÇOK BÜYÜK BİR KONFOR◊ Yazılı bir işi görsele çevirmek bir anlamda risk de taşıyor. Bu sizi tedirgin etti mi?- Meltem Akçöl: Evet hepimizi tedirgin etti.- Onur Bay: Hepimizin bence en büyük tereddüt ettiği nokta oydu. Okurların hafızasında hepimizin karakterleri canlanıyor ve bizden çok daha iyi o karakterleri biliyorlar. Doğal olarak biz de okurların kafasındaki karakterlere uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bir yandan kitabı senaryoya dönüştürmek, bir film yapmak her zaman kolay değil ve çok risk barındırıyor.Hem kitabın dışına çıkmadan hem de senaryo formatında sinema sahnesine taşımak çok zordu. Bunu güzel bir şekilde başardığımızı düşünüyorum.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Beyza 16 yaşındayken bütün karakterleri saç, göz rengine kadar betimlemiş. O dünyanın havasını bile anlatmış.Her sahnenin havası, rengi müziği bütün okuyucuların kafasında canlanıp bir de okuyucunun kendi duygusuyla birleştiğinde 110 milyon okuyucu varsa 110 milyon film çekilmiş demek oluyor aslında bu. İzlendiğinde bazılarının hayal ettiği gibi olmayabilir. Umarım çoğunluk sever.◊ Hepinizin ilk sinema filmi deneyimi. Onun heyecanı da ayrı olsa gerek...- Meltem Akçöl: Sinema çok büyük bir konfor. Dizi setleri dışarıdan görünen ışıltısının dışında içinde bulunduğunda gerçekten hem fiziksel hem mental olarak çok yorucu bir yer. Filmi 4 haftada çektik. Zaten gerginliği olmayan, krizi fırsata çevirebilen insanlarla çalıştık. Dizi setine tekrar döndüğümde bir afalladım.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Ekip olarak aslında o kadar sorumluluk aldık ki herkes daha çok işe odaklandı. Dizide haftalık bir şeyin yorumunu görüyorsun. Bu bir döngüye giriyor. Ama filmi yazın çektik, aradan uzun zaman geçti. O heyecan denilen kısım vizyondan bir süre önce başladı.- Taha Baran Özbek: Heyecandan ziyade korku oluştu. Çünkü Mert karakterini öyle bir yansıtmalıydım ki hem iyi bir performans sergilemeliydim hem kitaba uygun olmalıydı hem de bu bir sinema filmi. Dizilerdeki gibi yayarak çekebileceğimiz bir şey değil. En başlarda Beyza’ya ve yönetmenimize sürekli sorular sordum. Kitabı okumamın sonucunda da Mert karakterini benimsedim.- Onur Bay: Ben Taha’ya katılıyorum çünkü bir karakteri iyi oynamak sadece bu film özelinde çok yeterli değildi. Bu kitapla ve senaryoyla bir bütün olmak zorundaydı. Uyumlu hareket etmek gerekiyordu.Haberin DevamıKendimizden bir şeyler katarken sürekli Beyza’ya danıştık, yönetmenimiz Ahmet Topuz’a sorduk. Hepimiz işine, karakterine saygılı ve sorumlu bir şekilde çalıştık.BELALI TİPLERİ ÇEKERDİK◊ Okul yıllarında nasıl öğrencilerdiniz?- Meltem Akçöl: Ailem bana artık “Lütfen disipline gelmeyelim” diyordu. 6’ncı sınıftan lise 3’e kadar gerçekten haylaz küçük kız çocuğuydum. Çok yaramazdım. Hep de belalı tipleri çekerdim, sürekli başım belaya girerdi.- Demirhan Demircioğlu: Ben liseyi Ankara’da okudum. Birçok kavganın içinde bulundum ama hiçbiri benim yüzümden değildi. Birini tutayım, birini ayırayım derken hep yüzüme bir darbe aldım.- Taha Baran Özbek: Ben Kırklareli’nde okudum. Liselilerin birbirine sataşması sonucu polislerle başının belaya girmesi gibi durumları çok yaşadım. Filmde de bu tarz tedirginlikleri çok yaşıyoruz ve bu beni o yıllarıma götürdü.- Onur Bay: Ben bu konuda çok sıkıcı biriyim. Başımı belaya soktuğum bir durum yaşamadım.◊ Kariyerinizle ilgili hedefiniz nedir?- Taha Baran Özbek: Önemli bir rol yazıldığında “Bu rol Taha Baran Özbek tarafından oynanır” dedirtebilmek.- Onur Bay: Birçok hayalim var. Burada anlatmaktansa hayata geçirip ondan sonra sizinle tekrar sohbet ediyor olmak beni çok daha heyecanlandıran bir şey olur.- Meltem Akçöl: Ne zaman bir hedef koysam ona ulaştığımda daha büyüğünün hayalini kuruyorum. Kariyerim boyunca en çok istediğim şey hayal kurmaktan hiçbir zaman vazgeçmemek.- Demirhan Demircioğlu: Yaptığım her işte izleyenlere dokunabildiğim, her yaptığım işte birilerinin bir duygusuna hitap edebilmek isterim.EKRANDA GÖRDÜKLERİ KARAKTERİ SEVİYORLAR◊ Hepinizin ayrı ayrı fan kitleleri var. Böylesine tanınır olmak hayatınızda neleri değiştirdi?- Demirhan Demircioğlu: Dizide oynadığım karakterle ilgili insanlar kendi hayatından bir yorum yapıyor, o çok hoşuma gidiyor.- Onur Bay: Bence hepimizin isteyeceği şey yaptığımız işlerle, performanslarla ilgili bir dönüş almaktır. Ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar çok mutlu oluyorum. Tanınmak bizim iş için bazen zor olsa da bazen de işin çok güzel karşılık aldığımız tarafları olabiliyor. O yüzden ben mutluyum.- Meltem Akçöl: Benim daha geniş kitleye ulaştığım iş “Duy Beni” oldu. Onu da şanslıyım ki sektöre girdiğim ilk sene yaşadım. O kadar erken yaşta bunu görmüş ve sektörün bir getirisi olduğunu küçük yaşta öğrenmiş bulundum. Tanınmak tabii mutlu ediyor ama günün sonunda yaptığım iş ekranda. İnsanlar ekranda gördükleri karakteri seviyorlar, bunu unutmamamız gerekiyor.DİZİSİNİN ÇEKİLMESİNİ ÇOK İSTİYORUZ◊ Sizce seyirciler bu filmi neden izlesin?- Demirhan Demircioğlu: Böyle bir hikayeye bence çok fazla Türkiye’de cesaret edilmedi.Sinemanın pandemiden sonra değeri azaldı. Bu da hayal gücünü sağlıklı kullanılamaz hale getiriyor. Cool bir iş oldu.- Meltem Akçöl: Kaliteli bir iş oldu. Bana şunu düşündürdü “madem böyle çekilebiliyordu niye yapmıyoruz”.- Onur Bay: Ben bu işin çok dinamik bir iş olduğunu düşünüyorum. Biz enerjimiz de o dinamiği çok iyi etkiledi.- Taha Baran Özbek: Bu sadece gençlik işi değil, yol arkadaşlığının başlangıcını anlatan ilk film aslında. 5 kitaptan oluşan, liseden yetişkinliğe uzanan bir hikaye anlatılıyor. Biz de hikayenin ilk bölümünü çektik. Devamını da çekmeyi diliyorum.◊ Fragmanı ilk izlediğimde “dizisi de çekilebilirmiş” hissi uyandırdı bende bu proje. Var mı öyle bir plan? - Demirhan Demircioğlu: Biz de çekerken onu düşündük.- Taha Baran Özbek: Çok istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:#Beyza Alkoç#Karantina#Meltem Akçöl

Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2025 08:19Beyza Alkoç’un aynı adlı eserinden uyarlanan “Karantina”, 10 Ocak’ta vizyona girdi. Filmin başrol oyuncuları Meltem Akçöl, Demirhan Demircioğlu, Taha Baran Özbek ve Onur Bay ile bir araya geldik. İlk kez bir sinema filminde rol alan genç oyuncular, heyecanlarını ve projenin detaylarını paylaştı.
Haberin Devamı◊ “Karantina” filmindeki “Mahşerin 4 atlısı” ile bir aradayız. Peki bu dörtlünün yolları nasıl kesişti? - Demirhan Demircioğlu: Kitabın yazarı Beyza Alkoç sayesinde bir araya geldik. Yazarı ve kitabı bilmiyorduk. Eseri 16 yaşında yazması, bu kadar büyük bir kitleye hitap etmiş olması, bunları kendine, hayal gücüne inandırması çok büyük bir başarıydı. Bizim için de çok büyük bir sorumluluktu bence. Böyle bir araya geldik.- Meltem Akçöl: Henüz “Karantina”nın film olacağı dahi belli değilken, kitabın okurları beni başka bir dizide görüp kitaptaki Zeynep Akay karakteri olarak seçmişti. Bu da çok büyük etkendi filmde yer almam için. Kitabın film olacağını öğrendiğimde direkt menajerimi arayıp “Film çekeceğiz” dedim. İş daha bana gelmemişti ve menajerim de şaşırdı. “Bu rol bana gelecek” dedim. Dediğim gibi oldu ve yapımcımız da “Eğer sen tamam demezsen bizim baktığımız başka Zeynep yok” dedi.Haberin DevamıBeyza’nın okurlarına ve seyircimize Zeynep Akay olma borcum vardı. O yüzden de bu işle anlaşmamak gibi bir seçeneğim yoktu. 2024 senesinde çok uzun süre özel bazı hastalıklarla boğuştum ve tam olarak bu sete çıktığımda o kadar iyileştirdi ki her şey beni. Her şeyi atlatıp kendi enerjime, ışıldadığım zamanlarıma geri döndüğüm bir iş oldu benim için. O yüzden çok özel bir yeri var.- Onur Bay: Film projesi geldiği zaman “Karantina” dünyasını ve Beyza Alkoç’u bilmiyordum. Bu tamamen benim ayıbımmış çünkü inanılmaz büyük bir dünyası varmış “Karantina”nın. İşin içine daha dahil olmadan görüşmeye gittiğim zaman nasıl bir dünyaya hitap ettiğimizi ve ne kadar büyük sorumluluk aldığımızı o zaman anladım. Bu biraz gerginlik oluştursa da sonrasından bu işin gerçekten keyfine bakmaya çalıştık hep beraber. Beyza, 16 yaşında bu hayali kurdu ve bizi bu hayaline ortak etti.- Taha Baran Özbek: Ben yönetmenimizle daha önce çalışmıştım. Oyunculuk tarzımı biliyordu. Beni göstermiş yapımcılarımıza. Onlar da görüşmek istediler. Gittiğimde ben de “Karantina”yı bilmiyordum ama öğrendiğimde çok beğendim.Üstüne senaristlerimiz ve yapım şirketimiz vizyonerliğiyle, sadece kitap kitlesine değil tüm yaş gruplarına hitap edebilecek A kalite bir iş ortaya çıkarmak istediklerini söyleyince çok etkilendim. Bunun üstüne ben de düşüncelerimi ve fikirlerimi anlattım. Konuşma tarzım, hareketlerim onlarda Mert karakterini uyandırmış.Haberin DevamıSİNEMA ÇOK BÜYÜK BİR KONFOR◊ Yazılı bir işi görsele çevirmek bir anlamda risk de taşıyor. Bu sizi tedirgin etti mi?- Meltem Akçöl: Evet hepimizi tedirgin etti.- Onur Bay: Hepimizin bence en büyük tereddüt ettiği nokta oydu. Okurların hafızasında hepimizin karakterleri canlanıyor ve bizden çok daha iyi o karakterleri biliyorlar. Doğal olarak biz de okurların kafasındaki karakterlere uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bir yandan kitabı senaryoya dönüştürmek, bir film yapmak her zaman kolay değil ve çok risk barındırıyor.Hem kitabın dışına çıkmadan hem de senaryo formatında sinema sahnesine taşımak çok zordu. Bunu güzel bir şekilde başardığımızı düşünüyorum.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Beyza 16 yaşındayken bütün karakterleri saç, göz rengine kadar betimlemiş. O dünyanın havasını bile anlatmış.Her sahnenin havası, rengi müziği bütün okuyucuların kafasında canlanıp bir de okuyucunun kendi duygusuyla birleştiğinde 110 milyon okuyucu varsa 110 milyon film çekilmiş demek oluyor aslında bu. İzlendiğinde bazılarının hayal ettiği gibi olmayabilir. Umarım çoğunluk sever.◊ Hepinizin ilk sinema filmi deneyimi. Onun heyecanı da ayrı olsa gerek...- Meltem Akçöl: Sinema çok büyük bir konfor. Dizi setleri dışarıdan görünen ışıltısının dışında içinde bulunduğunda gerçekten hem fiziksel hem mental olarak çok yorucu bir yer. Filmi 4 haftada çektik. Zaten gerginliği olmayan, krizi fırsata çevirebilen insanlarla çalıştık. Dizi setine tekrar döndüğümde bir afalladım.Haberin Devamı- Demirhan Demircioğlu: Ekip olarak aslında o kadar sorumluluk aldık ki herkes daha çok işe odaklandı. Dizide haftalık bir şeyin yorumunu görüyorsun. Bu bir döngüye giriyor. Ama filmi yazın çektik, aradan uzun zaman geçti. O heyecan denilen kısım vizyondan bir süre önce başladı.- Taha Baran Özbek: Heyecandan ziyade korku oluştu. Çünkü Mert karakterini öyle bir yansıtmalıydım ki hem iyi bir performans sergilemeliydim hem kitaba uygun olmalıydı hem de bu bir sinema filmi. Dizilerdeki gibi yayarak çekebileceğimiz bir şey değil. En başlarda Beyza’ya ve yönetmenimize sürekli sorular sordum. Kitabı okumamın sonucunda da Mert karakterini benimsedim.- Onur Bay: Ben Taha’ya katılıyorum çünkü bir karakteri iyi oynamak sadece bu film özelinde çok yeterli değildi. Bu kitapla ve senaryoyla bir bütün olmak zorundaydı. Uyumlu hareket etmek gerekiyordu.Haberin DevamıKendimizden bir şeyler katarken sürekli Beyza’ya danıştık, yönetmenimiz Ahmet Topuz’a sorduk. Hepimiz işine, karakterine saygılı ve sorumlu bir şekilde çalıştık.BELALI TİPLERİ ÇEKERDİK◊ Okul yıllarında nasıl öğrencilerdiniz?- Meltem Akçöl: Ailem bana artık “Lütfen disipline gelmeyelim” diyordu. 6’ncı sınıftan lise 3’e kadar gerçekten haylaz küçük kız çocuğuydum. Çok yaramazdım. Hep de belalı tipleri çekerdim, sürekli başım belaya girerdi.- Demirhan Demircioğlu: Ben liseyi Ankara’da okudum. Birçok kavganın içinde bulundum ama hiçbiri benim yüzümden değildi. Birini tutayım, birini ayırayım derken hep yüzüme bir darbe aldım.- Taha Baran Özbek: Ben Kırklareli’nde okudum. Liselilerin birbirine sataşması sonucu polislerle başının belaya girmesi gibi durumları çok yaşadım. Filmde de bu tarz tedirginlikleri çok yaşıyoruz ve bu beni o yıllarıma götürdü.- Onur Bay: Ben bu konuda çok sıkıcı biriyim. Başımı belaya soktuğum bir durum yaşamadım.◊ Kariyerinizle ilgili hedefiniz nedir?- Taha Baran Özbek: Önemli bir rol yazıldığında “Bu rol Taha Baran Özbek tarafından oynanır” dedirtebilmek.- Onur Bay: Birçok hayalim var. Burada anlatmaktansa hayata geçirip ondan sonra sizinle tekrar sohbet ediyor olmak beni çok daha heyecanlandıran bir şey olur.- Meltem Akçöl: Ne zaman bir hedef koysam ona ulaştığımda daha büyüğünün hayalini kuruyorum. Kariyerim boyunca en çok istediğim şey hayal kurmaktan hiçbir zaman vazgeçmemek.- Demirhan Demircioğlu: Yaptığım her işte izleyenlere dokunabildiğim, her yaptığım işte birilerinin bir duygusuna hitap edebilmek isterim.EKRANDA GÖRDÜKLERİ KARAKTERİ SEVİYORLAR◊ Hepinizin ayrı ayrı fan kitleleri var. Böylesine tanınır olmak hayatınızda neleri değiştirdi?- Demirhan Demircioğlu: Dizide oynadığım karakterle ilgili insanlar kendi hayatından bir yorum yapıyor, o çok hoşuma gidiyor.- Onur Bay: Bence hepimizin isteyeceği şey yaptığımız işlerle, performanslarla ilgili bir dönüş almaktır. Ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar çok mutlu oluyorum. Tanınmak bizim iş için bazen zor olsa da bazen de işin çok güzel karşılık aldığımız tarafları olabiliyor. O yüzden ben mutluyum.- Meltem Akçöl: Benim daha geniş kitleye ulaştığım iş “Duy Beni” oldu. Onu da şanslıyım ki sektöre girdiğim ilk sene yaşadım. O kadar erken yaşta bunu görmüş ve sektörün bir getirisi olduğunu küçük yaşta öğrenmiş bulundum. Tanınmak tabii mutlu ediyor ama günün sonunda yaptığım iş ekranda. İnsanlar ekranda gördükleri karakteri seviyorlar, bunu unutmamamız gerekiyor.DİZİSİNİN ÇEKİLMESİNİ ÇOK İSTİYORUZ◊ Sizce seyirciler bu filmi neden izlesin?- Demirhan Demircioğlu: Böyle bir hikayeye bence çok fazla Türkiye’de cesaret edilmedi.Sinemanın pandemiden sonra değeri azaldı. Bu da hayal gücünü sağlıklı kullanılamaz hale getiriyor. Cool bir iş oldu.- Meltem Akçöl: Kaliteli bir iş oldu. Bana şunu düşündürdü “madem böyle çekilebiliyordu niye yapmıyoruz”.- Onur Bay: Ben bu işin çok dinamik bir iş olduğunu düşünüyorum. Biz enerjimiz de o dinamiği çok iyi etkiledi.- Taha Baran Özbek: Bu sadece gençlik işi değil, yol arkadaşlığının başlangıcını anlatan ilk film aslında. 5 kitaptan oluşan, liseden yetişkinliğe uzanan bir hikaye anlatılıyor. Biz de hikayenin ilk bölümünü çektik. Devamını da çekmeyi diliyorum.◊ Fragmanı ilk izlediğimde “dizisi de çekilebilirmiş” hissi uyandırdı bende bu proje. Var mı öyle bir plan? - Demirhan Demircioğlu: Biz de çekerken onu düşündük.- Taha Baran Özbek: Çok istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:#Beyza Alkoç#Karantina#Meltem Akçöl
