- Katılım
- 15 May 2025
- Mesajlar
- 2,519
- Tepkime puanı
- 464
- IFGT Puan
- 78
Enver Paşa, Takvimler 4 Ağustos 1922'yi gösterdiğinde Enver Paşa, yaklaşık 40 askeri ile beraber Tacikistan'daki Âbıderyâ köyündeydi. Paşa ve askerleri bayram namazın ardından büyük bir neşeyle birbirlerine sarıldılar, bayramlaştılar. Paşa bunun son bayramı olduğunun henüz farkında değildi.
Tam bu esnada bölgede cirit atan Rus istihbaratçıları, paşa ve maiyetinin yerini tespit ederek haberi Kızıl Ordu'ya ulaştırdılar. Kısa bir zaman sonra Kızıl Ordu askerleri köye ulaştı. Çeğan Tepesi civarında ön safta kahramanca çarpışan Enver Paşa şehit düştü.
Şehit düştüğü yer, bugünkü Tacikistan sınırları içerisindedir. Ancak o dönemde Buhara Emirliği topraklarında sayılırdı.
O sırada Rus askerlerinin tek derdi, paşanın naaşını Moskova'ya götürmekti. Fakat paşanın naaşını Tacik bir asker buldu ve savaş alanından uzaklaştırdı.
Naaşı Buhara yakınlarındaki bir mezarlığa gömüldü.
Sovyet rejimi döneminde, Enver Paşa gibi Osmanlı ve İslam dünyası için önemli bir ismin mezarının tahrip edilme riski bulunduğundan, yerel halk (özellikle bir Özbek ailesi) mezarın yerini gizli tutmuştur.
Büyük bir manevi ağırlık ve sorumluluk duygusuyla mezarı tam 47 yıl boyunca korudu. Yaşlandığında artık sırrını oğluna anlatması gerektiğini düşündü.
Oğlu Muzaffer de bu kutsal görevi babasından devraldı. Tacik aile, vatanı için büyük mücadele veren Enver Paşa'nın mezarını tam 74 sene boyunca canları pahasına korumuş oldu.
Bu, bir aile ya da birkaç kişi tarafından bilinçli şekilde korunmuştur.
Bu saklama ve koruma süreci, yaklaşık 74 yıl sürmüştür (1922–1996).
Naaş'ın İstanbul’a Getirilmesi;
3 Ağustos 1996 tarihinde, dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakanı Necmettin Erbakan’ın öncülüğünde Enver Paşa’nın naaşı İstanbul’a getirildi.
Naaşı, İstanbul’daki Hürriyet-i Ebediye Tepesi’nde (Abide-i Hürriyet Anıtı) toprağa verildi.
Tören, devlet töreni düzeyinde yapılmıştır ve büyük ilgi görmüştür.
Enver Paşa, 4 Ağustos 1922’de Tacikistan’ın Belcivan bölgesindeki Çegan Tepesi’nde, Sovyet Kızıl Ordusu’yla girdiği çatışmada yakın muharebe sırasında göğsünden vurularak şehit oldu.
(Alıntı)

