Ozan Kadimoğlu
Paylaşımcı Üye
- Katılım
- 8 Mar 2023
- Mesajlar
- 152
- Tepkime puanı
- 16
- Puanları
- 18
İtibar:
Açılımı Multiple Skleroz olan MS hastalığı, merkezi sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişimin kurulmasında rol alan omuriliğin miyelin tabakası üzerindeki tahribatının sonucu olarak ortaya çıkan, sinir telleri etrafındaki kılıfın mesajları iletememesine neden olan bir hastalıktır.
Merkezi sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişim, elektrik sinyalleri aracılığı ile yapılır. Sinir hücreleri, bu elektrik sinyallerini iletebilmek için ince uzun kollara sahiptirler ve bu kollara akson ismi verilir. Siniri çevreleyen ve sinirin zarar görmesini engelleyen dokuya ise miyelin denilir. Miyelinin tek görevi hücreleri korumak değildir; aynı zamanda sinir hücrelerinin gerekli mesajları merkezi sinir sisteminden alıp, organlara iletmesine de yardımcı olur.
MS hastalığına sahip insanlarda akson ve miyelin tabakaları tahribata uğradıkları için sinir sistemi tarafından organlara iletilmesi gereken elektrik sinyalleri doğru bir şekilde çalışamazlar ve mesajları düzgün iletemezler. Bu tabakalarda meydana gelen tahribatın boyutuna göre hastalarda duyu kaybı, konuşmada bozukluk, görmede bozukluk, denge kaybı, kas kullanımlarında anormallik ve yürüyememe gibi sıkıntılar ortaya çıkabilir.
Miyelin kılıfının tahribata uğradığı bölgelerde sertleşmiş dokular yer alır. Sertleşmiş dokulara skleroz adı verilir. Sertleşmenin gerçekleştiği alan ise plak olarak adlandırılır. Plak sayısının artması, hastalığın kötüye gittiğine işaret eder. Plaklar, sinir sistemi içerisinde farklı bölgelerde oluşabilirler ve merkezi sinir sistemi ile organlar arasında kurulması gereken iletişimi olumsuz olarak etkileyebilirler. Merkezi sinir sistemi ve organlar arasındaki iletişimsizlik sonucu gerekli mesajlar iletilmediği için vücut fonksiyonları, normal bir şekilde çalışmaya devam edemeyecek hale gelir.
MS hastalığı bir akıl ya da ruh hastalığı değil, sinir sistemi hastalığıdır. Kalıtsal değildir, fakat ailede MS hastası varsa hastalığa yakalanma eğilimi artar.
Bazı bilim adamları, MS hastalığının henüz özellikleri tam olarak belirlenemeyen bir virüs dolayısı ile ortaya çıktığını düşünmektedirler. Bu virüsün, insan hayatının erken yaşlarında vücuda girdiğini ve sinsi bir şekilde vücutta kalmaya devam ettiğini ileri sürmektedirler. 5 ila 15 sene vücutta kaldıktan sonra, geçirilen farklı bir hastalık sebebiyle tetiklendiğini ve birtakım belirtiler gösterdiğini düşünmektedirler.
MS hastalığının virüs kaynaklı değil de, oto-immün bir hastalık olduğunu ileri süren bilim insanları da mevcuttur. Yani, bu hastalığın vücudun kendi kendine saldırması sonucu ortaya çıktığını düşünmektedirler. Bu kanıya göre, sağlıklı bireylerde vücuda giren herhangi bir mikrop ya da virüs olması durumunda, bu yabancı maddeye karşı savaşarak vücudu koruması gereken bağışıklık sistemi; MS hastalığına sahip bireylerde vücudun kendisine karşı savaşarak merkezi sinir sistemindeki miyelin kılıfını tahrip eder.
Ortaya atılan bu fikirlerin hiçbiri kesin olarak ispat edilememiştir ve MS hastalığının kesin ve net bir sebebi bulunamamıştır. Bu alanda yapılan çalışmalar günümüzde hız kesmeden devam etmektedir. Yakın zamanlarda bulunan bir aşı, hastalara ümit olmuştur; fakat çalışmalar devam ettiği için bu aşının da kesin ve net olarak hastalığı önlediğine dair bir sonuç ortaya konulmamıştır.
MS hastalığın belirtilerinden en yaygın olanları aşırı halsizlik, vücudun bazı bölgelerinde karıncalanma ve uyuşma, duygularda eksiklik, denge kaybı, görüş alanında yanıp sönen ışıklar, konuşma bozukluğu, kekeleme, çift görme, idrar kaçırma, kaslarda sertleşme, özellikle kol ve bacaklarda güçsüzlük, cinsel güç kaybı ve az görme olarak sayılabilir. Bu belirtilerin şiddetleri ve kendilerini gösteriş biçimleri, hastadan hastaya değişiklik gösterebilir. Bu belirtilerin hepsine aynı anda sahip olunabileceği gibi, sadece birkaçına sahip olan hastalar da mevcuttur.
Cinsiyete dayalı bir gözlem yapmak gerekirse, kadınlarda erkeklere oranla ile 3/2 kat daha fazla görülmektedir.
Bir kez atak geçiren bir MS hastası, atak sonrasında hayatı boyunca sıcak ortamlardan uzak durmalıdır. Çok sıcak su ile duş almamalı, kaplıca ve hamam gibi yerlere gitmemeli, yüksek ateşe kapılmamak gerekli önlemleri almalı ve güneş altında uzun süre durmamalıdır. Çünkü yüksek sıcaklıklar, bu hastaların tekrar bir atak geçirmelerini tetikleyebilir. Bu tarz yüksek sıcaklıklar sonucu ortaya çıkan ataklar, yalancı atak olarak bilinirler.
Gerçek ataklar ise çok daha şiddetli belirtilere sahip olurlar ve 24 saatten fazla sürerler. Eğer müdahale edilmezse, atak süreleri 4 hafta ile 2 ay arasında seyredebilir. 24 saat boyunca MS hastalığına özel sıkıntıları yaşayan hastalar, vakit kaybetmeden bir doktor gözetimine girmelidirler.
Ayrıca hamile kaldığını öğrenen hastalar, bu durumu en kısa süre içerisinde doktorlarına bildirmelidirler. Hali hazırda kullanılan bir ilaç var ise, doktora danışılarak kullanılmaya devam edilip edilmeyeceğinin öğrenilmesi gerekir. Hamilelik durumlarında kullanılan ilaçlar var ise, doktor hastasını bu konuda yönlendirecektir.
MS hastalığından şüphelenilen durumlarda, hastanın yaşadığı sıkıntılar doktora çok net bir şekilde aktarılmalıdır. Yaşam öyküsünü aktarmak, günlük rutin hakkında bilgiler vermek ve hastaya dair kişisel bilgilerin anlatılması; doktorun teşhis koyabilmesi ve uygun tedavi yöntemlerine karar verebilmesi adına oldukça önemlidir.
Tedaviler, belirtilere yönelik tedavi, ataklara yönelik tedavi ve atakları önleme tedavisi olarak sayılabilir. Bu tedaviler, modern tıp ilaçları ile ilerler ve hastanın durumuna göre değişiklik gösterebilir. MS hastalığı için kullanılan çok sayıda ilaç mevcuttur, atakların sıklıklarına ve şiddetlerine göre doktorlar hangi ilacın uygun olacağına karar verirler.
İlaçlar sayesinde ataklar önlenebilir ve kontrol altına alınabilirler. Bu da MS hastalarının atakların sebep olduğu kalıcı hasarlardan kaçınmalarına imkan tanır. Erken dönemde kontrol altına alınan ataklar sayesinde, plak sayılarında istenmeyen artışlar engellenebilir.
Atak dönemlerinde en sık uygulanan tedavi yöntemlerinden biri de, kortizon tedavisidir. MS hastalarının atakları ilaçlar yardımı ile engellenemezse, atak dönemindeki hastalara uygun dozlarda kortizon verilebilir.
Ataklardan sonra en sık görülen hasarlar arasında kol ve bacakların işlevsizleşmesi yer alıyor. Bu gibi durumlarda hastaların tedavilerine ek olarak fizik tedavi tavsiye ediliyor. Hastalar hareketsizlikten kaçınmalıdırlar ve ellerinden geldiğince kaslarını çalıştırmalıdırlar. Fakat yapılan egzersizler sonucu aşırı yorulmamalıdırlar ya da kendilerini ve dengelerini zorlayacak hareketler yapmamalıdırlar.
Merkezi sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişim, elektrik sinyalleri aracılığı ile yapılır. Sinir hücreleri, bu elektrik sinyallerini iletebilmek için ince uzun kollara sahiptirler ve bu kollara akson ismi verilir. Siniri çevreleyen ve sinirin zarar görmesini engelleyen dokuya ise miyelin denilir. Miyelinin tek görevi hücreleri korumak değildir; aynı zamanda sinir hücrelerinin gerekli mesajları merkezi sinir sisteminden alıp, organlara iletmesine de yardımcı olur.
MS hastalığına sahip insanlarda akson ve miyelin tabakaları tahribata uğradıkları için sinir sistemi tarafından organlara iletilmesi gereken elektrik sinyalleri doğru bir şekilde çalışamazlar ve mesajları düzgün iletemezler. Bu tabakalarda meydana gelen tahribatın boyutuna göre hastalarda duyu kaybı, konuşmada bozukluk, görmede bozukluk, denge kaybı, kas kullanımlarında anormallik ve yürüyememe gibi sıkıntılar ortaya çıkabilir.
Miyelin kılıfının tahribata uğradığı bölgelerde sertleşmiş dokular yer alır. Sertleşmiş dokulara skleroz adı verilir. Sertleşmenin gerçekleştiği alan ise plak olarak adlandırılır. Plak sayısının artması, hastalığın kötüye gittiğine işaret eder. Plaklar, sinir sistemi içerisinde farklı bölgelerde oluşabilirler ve merkezi sinir sistemi ile organlar arasında kurulması gereken iletişimi olumsuz olarak etkileyebilirler. Merkezi sinir sistemi ve organlar arasındaki iletişimsizlik sonucu gerekli mesajlar iletilmediği için vücut fonksiyonları, normal bir şekilde çalışmaya devam edemeyecek hale gelir.
MS hastalığı bir akıl ya da ruh hastalığı değil, sinir sistemi hastalığıdır. Kalıtsal değildir, fakat ailede MS hastası varsa hastalığa yakalanma eğilimi artar.
MS hastalığı (Multiple Skleroz) nedenleri nelerdir?
MS hastalığının nedenleri tam olarak tespit edilememiştir. Hastalığın nedenleri uzun yıllar boyu farklı doktorlar ve bilim insanları tarafından araştırılırsa da, bu hastalığa yakalanan hastalar incelendiğinde ortak bir neden kesin ve net olarak bulunamamıştır. Bununla beraber beslenme alışkanlıkları, vücudun savunma sistemindeki birtakım işlevsizlikler ve coğrafi etmenler gibi sebepler MS hastalığının ortaya çıkmasında rol oynarlar.Bazı bilim adamları, MS hastalığının henüz özellikleri tam olarak belirlenemeyen bir virüs dolayısı ile ortaya çıktığını düşünmektedirler. Bu virüsün, insan hayatının erken yaşlarında vücuda girdiğini ve sinsi bir şekilde vücutta kalmaya devam ettiğini ileri sürmektedirler. 5 ila 15 sene vücutta kaldıktan sonra, geçirilen farklı bir hastalık sebebiyle tetiklendiğini ve birtakım belirtiler gösterdiğini düşünmektedirler.
MS hastalığının virüs kaynaklı değil de, oto-immün bir hastalık olduğunu ileri süren bilim insanları da mevcuttur. Yani, bu hastalığın vücudun kendi kendine saldırması sonucu ortaya çıktığını düşünmektedirler. Bu kanıya göre, sağlıklı bireylerde vücuda giren herhangi bir mikrop ya da virüs olması durumunda, bu yabancı maddeye karşı savaşarak vücudu koruması gereken bağışıklık sistemi; MS hastalığına sahip bireylerde vücudun kendisine karşı savaşarak merkezi sinir sistemindeki miyelin kılıfını tahrip eder.
Ortaya atılan bu fikirlerin hiçbiri kesin olarak ispat edilememiştir ve MS hastalığının kesin ve net bir sebebi bulunamamıştır. Bu alanda yapılan çalışmalar günümüzde hız kesmeden devam etmektedir. Yakın zamanlarda bulunan bir aşı, hastalara ümit olmuştur; fakat çalışmalar devam ettiği için bu aşının da kesin ve net olarak hastalığı önlediğine dair bir sonuç ortaya konulmamıştır.
MS hastalığı (Multiple Skleroz) belirtileri nelerdir?
MS hastalığının belirtileri, aniden ortaya çıkar ve gün içerisinde ya da hafta içerisinde şiddetleri değişecek şekilde hastada kendini gösterir. Belirtiler, aniden geçebilir ve sonrasında tekrar başlayabilirler. Bazı hastalarda ise belirtilerin ilk görüldüğü andan itibaren sürekli olarak kötüye gidiş gözlemlenebilir.MS hastalığın belirtilerinden en yaygın olanları aşırı halsizlik, vücudun bazı bölgelerinde karıncalanma ve uyuşma, duygularda eksiklik, denge kaybı, görüş alanında yanıp sönen ışıklar, konuşma bozukluğu, kekeleme, çift görme, idrar kaçırma, kaslarda sertleşme, özellikle kol ve bacaklarda güçsüzlük, cinsel güç kaybı ve az görme olarak sayılabilir. Bu belirtilerin şiddetleri ve kendilerini gösteriş biçimleri, hastadan hastaya değişiklik gösterebilir. Bu belirtilerin hepsine aynı anda sahip olunabileceği gibi, sadece birkaçına sahip olan hastalar da mevcuttur.
MS hastalığı (Multiple Skleroz) kimlerde görünür?
MS hastalığı, çok farklı yaştan ve kesimden insanlar da görülebilen bir hastalıktır. Genç insanlarda görülen nörolojik hastalıklar ele alındığında, en sık rastlanan hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. En yaygın görülen insan grupları ise gençler, kadınlar, eğitim düzeyi yüksek kişiler, sosyo ekonomik düzeyi ortalamanın üstünde olan kişiler olarak sıralanabilir.MS hastalığının (Multiple Skleroz) en çok görüldüğü yaşlar hangileridir?
MS Hastalığı genel olarak 20 ila 40 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır. Günümüzde hızla yaygınlaştığı için, daha genç yaşlarda da görülmeye başlanmıştır. 40 yaş üstünde nadir olarak görülse de, yaşı ilerlemiş hastalarda da bazen karşımıza çıkabilmektedir.Cinsiyete dayalı bir gözlem yapmak gerekirse, kadınlarda erkeklere oranla ile 3/2 kat daha fazla görülmektedir.
MS hastalığı (Multiple Skleroz) nasıl bir seyir izler?
MS Hastalığına sahip insanlar, atak geçirip geçirmemelerine göre iki farklı gruba ayrılabilirler. Ataklar, bu hastalığa sahip insanların %85’inde görülürler. Atak dönemlerinde hastalar kol ve bacaklarda güçsüzlük, aşırı yorgunluk, görmede bozukluk, denge sorunları gibi sıkıntılarla karşı karşıya kalabilirler. Bu gibi sıkıntıların uzun süreli olması, 24 saatten fazla sürmesi, atak döneminde olunduğuna işaret eder.Bir kez atak geçiren bir MS hastası, atak sonrasında hayatı boyunca sıcak ortamlardan uzak durmalıdır. Çok sıcak su ile duş almamalı, kaplıca ve hamam gibi yerlere gitmemeli, yüksek ateşe kapılmamak gerekli önlemleri almalı ve güneş altında uzun süre durmamalıdır. Çünkü yüksek sıcaklıklar, bu hastaların tekrar bir atak geçirmelerini tetikleyebilir. Bu tarz yüksek sıcaklıklar sonucu ortaya çıkan ataklar, yalancı atak olarak bilinirler.
Gerçek ataklar ise çok daha şiddetli belirtilere sahip olurlar ve 24 saatten fazla sürerler. Eğer müdahale edilmezse, atak süreleri 4 hafta ile 2 ay arasında seyredebilir. 24 saat boyunca MS hastalığına özel sıkıntıları yaşayan hastalar, vakit kaybetmeden bir doktor gözetimine girmelidirler.
MS hastalığı (Multiple Skleroz) atak belirtileri
MS hastalığına sahip bireylerin atak geçirip geçirmediklerini anlayabilmeleri için kendilerinde var olup olmadığını kontrol edebilecekleri belirtiler aşağıda sıralanmıştır. Bu belirtilerden bir ya da birden fazlası 24 saatten fazla görülüyor ise bir atağın varlığından söz edilebilir:- Aşırı yorgunluk
- Vücudun farklı bölgelerinde karıncalanma ve uyuşma (özellikle yüz, kol ya da bacak bölgelerinde)
- Denge kaybı
- Yürüme zorlukları
- Konuşmada güçlük çekme; dilde peltekleşme, kekeleme, kelimeleri yanlış telaffuz etme
- Mesane ve bağırsakların işleyişinde anormallikler
- Baş dönmesi
- Bulanık görme
- Düşünme, bir şeyleri hatırlama ya da bir şeye konsantre olma gibi işlemlerde güçlük yaşama
- Depresyon
Multiple skleroz (MS) hastalığı ölümcül müdür?
MS hastalığı, ölümcül bir hastalık değildir. Bu konuda yapılan detaylı çalışmalar sonucu, MS hastalığına sahip bireylerin ortalama yaşam süreleri ile sağlıklı bireylerin ortalama yaşam süreleri arasında bir farklılık gözlemlenmediği ortaya konmuştur.Multiple skleroz (MS) hastalığı bulaşıcı mıdır?
MS hastalığı, bulaşıcı bir hastalık değildir. Herhangi bir yol ile farklı insanlara bulaşması mümkün değildir. Kesin bir tedavisi olmasa da birtakım yöntemler ile atakların kontrol altına alınabilmesi mümkündür.Multiple skleroz (MS) hastaları hamile kalabilir mi?
Bu hastalık, hamileliğe engel bir hastalık değildir. Hamile kalınması durumunda anne karnındaki bebeğin hastalıktan etkilenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Fakat atak dönemlerinde kortizon alan hastalar, vücut kortizonu tamamen temizleyinceye kadar hamile kalmaktan kaçınmalıdırlar. Aksi takdirde, bebekte birtakım komplikasyonlar görülebilir, hatta düşük riskinde ciddi artışlar olabilir.Ayrıca hamile kaldığını öğrenen hastalar, bu durumu en kısa süre içerisinde doktorlarına bildirmelidirler. Hali hazırda kullanılan bir ilaç var ise, doktora danışılarak kullanılmaya devam edilip edilmeyeceğinin öğrenilmesi gerekir. Hamilelik durumlarında kullanılan ilaçlar var ise, doktor hastasını bu konuda yönlendirecektir.
Multiple skleroz (MS) hastalığı teşhisi nasıl konulur?
MS hastalığının teşhisinde, öncelikle nörolojik bir muayene gerçekleştirilir. Elektrofizyolojik (sinir iletimini ölçen testler), beyin omurilik sıvısı analizi ve MR çekimi ile birlikte teşhis konulabilir.MS hastalığından şüphelenilen durumlarda, hastanın yaşadığı sıkıntılar doktora çok net bir şekilde aktarılmalıdır. Yaşam öyküsünü aktarmak, günlük rutin hakkında bilgiler vermek ve hastaya dair kişisel bilgilerin anlatılması; doktorun teşhis koyabilmesi ve uygun tedavi yöntemlerine karar verebilmesi adına oldukça önemlidir.
MS Hastalığı (Multiple Skleroz) tedavisi
MS hastalığının temel olarak 3 farklı çeşit tedavisi vardır; fakat bu tedavi yöntemlerinden hiçbiri MS hastalığına kesin bir çözüm değildir. Bu tedaviler, hastalığın seyrini kontrol altına alabilmek adına uygulanırlar.Tedaviler, belirtilere yönelik tedavi, ataklara yönelik tedavi ve atakları önleme tedavisi olarak sayılabilir. Bu tedaviler, modern tıp ilaçları ile ilerler ve hastanın durumuna göre değişiklik gösterebilir. MS hastalığı için kullanılan çok sayıda ilaç mevcuttur, atakların sıklıklarına ve şiddetlerine göre doktorlar hangi ilacın uygun olacağına karar verirler.
İlaçlar sayesinde ataklar önlenebilir ve kontrol altına alınabilirler. Bu da MS hastalarının atakların sebep olduğu kalıcı hasarlardan kaçınmalarına imkan tanır. Erken dönemde kontrol altına alınan ataklar sayesinde, plak sayılarında istenmeyen artışlar engellenebilir.
Atak dönemlerinde en sık uygulanan tedavi yöntemlerinden biri de, kortizon tedavisidir. MS hastalarının atakları ilaçlar yardımı ile engellenemezse, atak dönemindeki hastalara uygun dozlarda kortizon verilebilir.
Ataklardan sonra en sık görülen hasarlar arasında kol ve bacakların işlevsizleşmesi yer alıyor. Bu gibi durumlarda hastaların tedavilerine ek olarak fizik tedavi tavsiye ediliyor. Hastalar hareketsizlikten kaçınmalıdırlar ve ellerinden geldiğince kaslarını çalıştırmalıdırlar. Fakat yapılan egzersizler sonucu aşırı yorulmamalıdırlar ya da kendilerini ve dengelerini zorlayacak hareketler yapmamalıdırlar.