- Katılım
- 4 Mar 2023
- Mesajlar
- 630
- Tepkime puanı
- 48
- Puanları
- 28
Yani başarılı iş modelleri üzerine konuşurken oturup YouTube’un bir platformunu alkışlayacağımı ben de tahmin etmiyordum. Dolayısıyla bu yazı serisinde kendisini görmek eğer sizi şaşırttıysa, bilin ki beni de epey şaşırtmış vaziyette bu durum. Ancak YouTube Music, gerçekten de bu seride konuşulmayı hak ediyor. Neden mi? Eh, orasını her zaman olduğu gibi içeriğin devamına serpiştirelim.
YouTube geçtiğimiz yıllarda abonelik sistemi için altyapısını oluşturdu. Hatta bu serüvende YouTube Red gibi oldukça başarısız bir başka macera ile de karşılaştık. Her ne kadar YouTube oldukça devasa bir marka olsa da, insanların bu abonelik sistemine üye olmaları için nedenleri oldukça sınırlıydı ve fazlasına ihtiyaçları vardı. Tıpkı Amazon gibi, YouTube da servisini çeşitlemeye karar verdi ve reklamları kaldırdığı, premium içerikleri izleyicilerine açtığı ve YouTube Music ile tadını arttırdığı bol çeşitli bir servis hazırladı. Bu sürecin nihayetinde ben de dâhil pek çok insanı da abone yapmayı başardılar.
Ancak yanlış da anlaşılmasın. Spotify da hiç kullanmamış değilim. Alışacak kadar sıklıkla olmasa da kullandım ve bugün dahi podcast programlarımı buradan takip etmeyi sürdürüyorum. Fakat konu müziklere gelince aramızı bozan bir nokta oluyor.
Spotify, gerçekten iyi düşünülmüş bir iş modeli ve pek çok insanın bayıldığı çok açık. Bana gelecek olursak, müzik zevklerim konusunda ‘muhafazakar’ olduğumu söyleyebilirim. Eğer açtığım playlist, beni ruh halimden kopartırsa oldukça rahatsız hissederim. Diğer müzik programlarında bir akış ya da radyo başlattığımda başıma ram anlamıyla bu geliyor. Platform yeni zevkler keşfetmem gerektiğini düşünürcesine yeni şarkılarla buluşmamı sağlamaya çalışıyor. Bunu istemediğim için de bir akış başlattığımda programı kapatmam 5-6 şarkı kadar sürüyor. İşte YouTube bu noktada özelleşiyor.
Arkada gerçekten muhteşem bir algoritma çalışıyor. Programın sizi tanımasına biraz izin verdiğinizde, yani birkaç saat kullandığınızda öyle güzel bir yapay zekâyı daha önce görmediğinizi fark ediyorsunuz. Çoğu zaman hiç dinlemediğim şarkıları öyle bir sırayla veriyor ki, onlarca şarkıyı, şarkının değiştiğini bile fark etmeden ilk defa dinletebiliyor ve bu süreç saatler sürüyor. Ben ise aralarından muhteşem olanları ‘beğendim’ butonuyla işaretleyerek algoritmanın gelecekte yaşatabileceği pürüzleri de ortadan kaldırıyorum.
YouTube geçtiğimiz yıllarda abonelik sistemi için altyapısını oluşturdu. Hatta bu serüvende YouTube Red gibi oldukça başarısız bir başka macera ile de karşılaştık. Her ne kadar YouTube oldukça devasa bir marka olsa da, insanların bu abonelik sistemine üye olmaları için nedenleri oldukça sınırlıydı ve fazlasına ihtiyaçları vardı. Tıpkı Amazon gibi, YouTube da servisini çeşitlemeye karar verdi ve reklamları kaldırdığı, premium içerikleri izleyicilerine açtığı ve YouTube Music ile tadını arttırdığı bol çeşitli bir servis hazırladı. Bu sürecin nihayetinde ben de dâhil pek çok insanı da abone yapmayı başardılar.
Peki, YouTube Music Neden Özel?
Onu özel kılan ne? Neden bugün Spotify yerine onu konuşmayı tercih ettik? Aslına bakarsanız çok yakın bir zamana kadar bu sorulara ben de yanıt verebilecek bir durumda değildim. Çıktığı ilk günden itibaren YouTube Premium abonesi olmama karşın, bu ekstra servisi ziyaret etmek için hiçbir sebep bulamamıştım. Açıkçası Spotify da kullanmıyordum, Deezer ya da Fizy de… YouTube videolarıyla, tek başına yeterli geliyordu. Sanırım bu konuda biraz eski kafalıydım.Ancak yanlış da anlaşılmasın. Spotify da hiç kullanmamış değilim. Alışacak kadar sıklıkla olmasa da kullandım ve bugün dahi podcast programlarımı buradan takip etmeyi sürdürüyorum. Fakat konu müziklere gelince aramızı bozan bir nokta oluyor.
Spotify, gerçekten iyi düşünülmüş bir iş modeli ve pek çok insanın bayıldığı çok açık. Bana gelecek olursak, müzik zevklerim konusunda ‘muhafazakar’ olduğumu söyleyebilirim. Eğer açtığım playlist, beni ruh halimden kopartırsa oldukça rahatsız hissederim. Diğer müzik programlarında bir akış ya da radyo başlattığımda başıma ram anlamıyla bu geliyor. Platform yeni zevkler keşfetmem gerektiğini düşünürcesine yeni şarkılarla buluşmamı sağlamaya çalışıyor. Bunu istemediğim için de bir akış başlattığımda programı kapatmam 5-6 şarkı kadar sürüyor. İşte YouTube bu noktada özelleşiyor.
Arkada gerçekten muhteşem bir algoritma çalışıyor. Programın sizi tanımasına biraz izin verdiğinizde, yani birkaç saat kullandığınızda öyle güzel bir yapay zekâyı daha önce görmediğinizi fark ediyorsunuz. Çoğu zaman hiç dinlemediğim şarkıları öyle bir sırayla veriyor ki, onlarca şarkıyı, şarkının değiştiğini bile fark etmeden ilk defa dinletebiliyor ve bu süreç saatler sürüyor. Ben ise aralarından muhteşem olanları ‘beğendim’ butonuyla işaretleyerek algoritmanın gelecekte yaşatabileceği pürüzleri de ortadan kaldırıyorum.